top of page

Kadınlar vardır!


Türkiye’nin ilk ve tek Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı 2019 yılı ajandasını yayımladı. Kütüphaneye destek olmak için ajandanızı almayı unutmayın! Ajandanın 26 yıllık tarihini ve kütüphane için önemini anlatan vakfın kurucu üyelerinden Aslı Davaz'ın Sunuş ve yönetim kurulu üyelerinden Firdevs Gümüşoğlu'nun Önsöz metinlerini paylaşıyoruz

Bilgi

Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı 2019 Ajandası'nı

35 TL bağış karşılığında edinebilirsiniz.

K.E.K ve Bilgi Merkezi Vakfı 2019 Ajandası Sunuş Yazısı

Aslı Davaz / Vakıf Kurucu Üyesi

Vakfımız bu yıl 2019 ajandasıyla birlikte 26. ajandasını yayımlamış oluyor. 2016 yılı itibariyle ajandalarımızı farklı formatta çıkarmaya başladık. 2016 ajandasında Vakfın 25 yıllık koleksiyonlarını, çalışmalarını ve yayınlarını ayrıntılı olarak tanıttık. 2017 yılı ajandasında kadın hayatlarını anlatan biyografik ve otobiyografik yayınlardan bir seçki sunduk. 2018 yılı ajandasında Türkiye’de sayıları giderek artan kadın tarihi çalışmalarının zenginliğini göstermeye çalıştık.

Bu yıl ise 1923-2018 yılları arasında kurulmuş dernek/vakıf /platform/dijital platform /grup/kampanya ve benzeri kadın kurum ve örgütlenmelerini ajandanın teması olarak belirledik. Ulaştığımız 800 civarı kadın kurumu ve örgütlenmesi arasından daha önceki iki ajandamızda da yaptığımız gibi 100’ü geçmemek kaydıyla bir seçki oluşturarak, 1923-1960 arası 10; 1960-1990 arası 20; 1990-2000 arası 24 ve 2000-2018 arası 46 örgütü tanıtmaya çalıştık. Seçkiyi oluştururken Vakfın arşivlerinden, tez, makale ve İnternet kaynaklarından yanı sıra Uçan Süpürge Vakfı’nın 2004 yılında yayımladığı Türkiye’de Kadın Örgütleri Rehberi ile Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı’nın 2005 yılında yayımladığı Türkiye’de Sivil Toplum Kuruluşları Rehberi 2005 çalışmalarından yararlandık. Bu seçimde mümkün olduğunca Türkiye’de kadın hareketinin ve kadın kurumlarının çeşitliliğini yansıtmayı amaçladık. Özellikle 2000 sonrası örgütlenmelerde kadınları bir araya getiren konuların ve mecraların farklılaşmaya başlaması ve son yıllarda sosyal medyanın; hızı, sürekli güncellenebilen yapısı, iletişim olanakları gibi özellikleriyle, bireylere, akademik dünyaya, toplumsal hareketlere bilgi/haber akışı sağlaması bakımından önemli bir birikim oluşturması nedeniyle 2000’li yıllardan sonra kurulmuş kadın örgütlerine yer vermeye özen gösterdik.

Kaynak araştırması aşamasında bazı örgütler hakkında çok kapsamlı bilgi, belge ve görsel malzemeye ulaşabilirken birçoğu hakkında veri ve kaynak bulabilmek oldukça güç oldu. Bu noktada erişebildiğimiz sınırlı bilgiyi, bu örgütlenmelerde yer almış ve çalışmalarına katılmış kişilerle iletişime geçerek, onlardan edindiğimiz bilgilerle zenginleştirmeye çalıştık. Metinleri oluştururken birden fazla kaynağa başvurduk. 1990 öncesi kadın kurumları için tez, makale, kitap gibi basılı kaynaklardan, özellikle Zerrin Ediz’in Cumhuriyet Döneminde Türkiye’deki Kadın Örgütlenmeleri-Kadın Hakları Açısından Bir İnceleme (1923-1993) başlıklı tez çalışmasından ve Vakfın Kadın Örgütleri ve Örgütlenmeleri Koleksiyonu'ndan yararlandık. 1990 sonrası kurumlar içinse web siteleri önemli bir bilgi kaynağı oldu. Diğer taraftan faaliyette olmayan bazı kurumlar için bu yapılarda yer almış, kurucusu veya üyesi olmuş kişilerden tanıtım metni yazmalarını rica ettik ve onlar da ricamızı kırmayarak bu metinleri kaleme aldılar.

Bütün bu kurumlar, ajandada kronolojik bir sıra içinde yer aldı. Sol sayfada kurumların tanıtım metinleri ile logolarına, kuruluş tarihlerine ve ajandadaki sıra numaralarına, sağ sayfada ise kurumları tanıtıcı görsel tasarımlara yer verdik. Kadın hareketinin logolarının da başlı başına bir inceleme konusu olabileceğini düşündüğümüzden, seçkide yer alan her kurumun logosunu bulmaya özen gösterdik. Türk Kadın Birliği ve Kadınlar Halk Fırkası’nın görsel tasarımı için kütüphane dostu ve koleksiyoner Gökhan Büyükengez’in arşivinde bulunan Nezihe Muhiddin’in ithaflı orijinal bir fotoğrafını ve birinci dönem Türk Kadın Birliği’nin kaşesini kullandık. Böylece bu iki belgeyi sizlerle paylaşmış olduk.

Ajandamız bir seçki içermesi nedeniyle, ulaşabildiğimiz tüm kadın örgütlerinin/örgütlenmelerinin/kurumlarının tanıtımlarına yer vermemiz mümkün olmadı fakat tümünü görünür kılabilmek adına, ajandanın sonunda onları liste halinde sizlere sunmaya çalıştık; ayrıca seçkiyi ve metinleri oluşturma sürecinde başvurduğumuz tüm kaynakları ve bu alanda başvurulabilecek diğer kaynakları da yine ajandanın sonunda “Metinlerin Oluşturulmasında Başvurulan Kişi, web sitesi, Tez ve Yayın” ve “Kaynakça” başlıkları altında listeledik.

Çalışma süresince bize destek veren kişi, kurum ve Kütüphane dostlarına teşekkürlerimizi sunuyoruz ve bu çalışmanın kadın hareketi tarihi açısından görünürlük yaratmasını umut ediyoruz.

“Dayağa Karşı Dayanışma”, Kariye Müzesi, 04.10.1987 Arşiv: Füsun Ertuğ

K.E.K ve Bilgi Merkezi Vakfı 2019 Ajandası Önsöz Yazısı

Firdevs Gümüşoğlu / Vakıf Yönetim Kurulu Üyesi

Anadolu’da kadınların bilinen örgütlenme tarihi 13. yüzyıla kadar gider. Bu kadın örgütlerinden ilki, Anadolu Selçuklu Devleti’ndeki en kapsamlı kadın örgütlenmesi olan ve aynı zamanda dünyadaki ilk kadın örgütlenmesi olarak da kabul edilen Bacıyân-ı Rûm Teşkilâtı’dır. Fatma Bacı’nın ve kurduğu Bacıyân-ı Rûm Teşkilâtı’nın kadınların tarihi açısından büyük önemi bulunur. Bu örgüt Türkmen kadınların kentte örgütlü olarak üretim yaptıklarını, yani kadınların ilk örgütlü işgücü olduğunu bizlere gösterir. Teşkilât, kadınların ekonomik ve sosyal statüsünün yükselmesi için çaba göstermiştir.

Sonuç olarak, Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme sürecine dek bu örgütlenmenin toplumsal alandaki etkileri görülür. Ancak imparatorluğun yaklaşık olarak son 300 yılı kadınların hak kayıplarının derinleştiği bir tarihsel sürece karşılık gelir. Sürecin 2. Meşrutiyet’le birlikte tersine dönmesiyle kadınlar, seslerini yeniden yükseltecekleri siyasal ve toplumsal koşullara kavuşur. Böylece kadınlar, kamusal alanda güçlerini bir araya getirmeye ve örgütlenmeye başlamışlardır. Bu dönemde kadınların örgütlenmelerini sağlayan en önemli etkenlerden biri Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkıma doğru gittiğine ilişkin kadınların öngörüleridir. Dönemin kadın örgütlenmeleri, ekonomik ve toplumsal sorunların çözümüne yönelik politikalar oluşturmuş, kadınları güçlendirme doğrultusunda çalışmalar yapmıştır. İşte bu gelenek sayesindedir ki kadınlar; Müdafaa-ı Hukuk-u Nisvan Cemiyeti’yle kadınlara feminist bilinç taşımış ve Anadolu Kadınları Müdafaa-ı Vatan Cemiyeti’yle yeni bir ülkenin inşasında söz hakkı elde etmiştir.

2019 yılında Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı, 1923-2018 tarihleri arasında faaliyet gösteren kadın örgütlerinden 100 tanesini gündeme taşıyarak, yukarıda sözünü ettiğimiz geleneğin boyutlarının büyüklüğünü ve örgütlenme kültürünün köklerini gözler önüne sererek bir ilki daha gerçekleştirmiştir. Sosyolojik açıdan son derece değerli veriler sunan bu çalışma, yaklaşık 800 kadın örgütlenmesini analiz etme potansiyelleri içermekte, yeni araştırmalar için fırsatlar sunmaktadır. 2019 Ajandasında yer alan ve 800 örgüt içinden seçilen 100 kadın örgütü ise bizleri, Türkiye’deki toplumsal cinsiyet rejiminin renkli bir fotoğrafıyla baş başa bırakmaktadır. Bu kadın örgütleri ana hatlarıyla şöyle sınıflandırılabilir: Liberal feminist politikalar bağlamında siyasal, ekonomik, eğitim ve kültürel alanda hakların elde edilmesi, benimsetilmesi ve yaygınlaştırılmasına yönelik olanlar; kadın partileri (Kadınlar Halk Fırkası (1923), Ulusal Kadınlar Partisi (1972), Kadın Partisi (2014)); merkezine kadınları siyasal alanda güçlendirme politikalarını koyan, kadın emeğinin görünürlüğünü sağlamaya, kadın emeğini değerlendirmeye ve kadınları ekonomik olarak güçlendirmeye yönelik vakıflar ve kooperatifler; sanat ve edebiyat konularına odaklananlar; kadına yönelik şiddet, istismar vb. konularda çalışanlar; anneliğe vurgu yapan, anne-çocuk sağlığıyla ilgili yapılar; kadın sağlığı ve engellilik odaklılar; cinsel yönelim ve cinsel kimlik mücadelesi eksenli yapılar; yayıncılık, danışmanlık vb. şirket niteliği taşıyanlar; akademik kaygılarla kurulan yapılar; üniversitelerin Kadın Araştırmaları Merkezleri, Kadın Eserleri Kütüphanesi ve kadın müzesi; kadın platformları, inisiyatifleri; son yıllarda ağırlığı artan sosyal medya ve internet platformları... Ayrıca uluslararası örgütlerin Türkiye’deki örgütlenmeleri (örneğin Soroptimist Kulüpleri); antikomünist politikalar çerçevesinde kurulmuş milliyetçi kadın dernekleri; devrimci ve sosyalist sıfatları kullanan kadın örgütleri; dinsel, mezhepsel ve etnik kimliklere vurgu yapanlar. Öte yandan il veya bölge adının ön plana çıkarıldığı Ankara, Antalya, Bursa, Adana, Van, Bodrum, Muş ve Güneydoğu Anadolu’daki örgütlenmeler, kadın öğrencilerin kurduğu dernekler ve kulüpler ile 2013’teki Gezi eylemleri sonrasında kurulan platformlar ve dernekler kadın örgütlenmelerinin başlıcaları arasında sayılabilir.

Ajandada yer alan kadın örgütlerine kronolojik olarak bakıldığında ise örgütlenme amaçları açısından beş gruba ayrılabilir: İlk gruba 1923’ten, 1960’ların ilk yarısına kadar kurulan kadın örgütleri girer. Bunlar; siyasal, hukuki, ekonomik, eğitim ve annelik temaları çerçevesinde yapılanmıştır. Kadınların mücadele ettikleri temalar, yeni kurulan bir ülkede kadınların haklarını elde etme ve topluma benimsetme çabalarıyla uyumludur. Bu kadın örgütleri feodal değerlerin ve ataerkil kültürün egemenliği altındaki bir toplumsal yapıda kadınlara yönelik hak mücadelesi verir.

İkinci gruba giren örgütler ise 1965’ten 1980’lere dek dünyadaki ve ülkemizdeki siyasal değişimlerden etkilenen ve toplumsal hareketlerle dirsek teması içinde olan kadın örgütleridir. Bunlar arasında soğuk savaş döneminin söylemleri doğrultusunda bir araya gelen örgütler yer alır. Bu örgütler komünizmle mücadeleyi eksenine koyan, milliyetçi kadın örgütleridir. Bunun yanı sıra 1980’lere dek, devrimci ve sosyalist kadın örgütlenmeleri de kitlesel desteği olan yapılar olarak karşımıza çıkar.

Üçüncü grupta da 1980 sonrasında yükselen kadın hareketinin etkisiyle kurulan dernekler, vakıflar ve platformlar yer alır. Bu yapılar daha çok toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik politikalar geliştirilmesine, kadın tarihine katkıda bulunmaya yönelik içeriğe sahiptir ve bu doğrultuda çalışmalar gerçekleştirmiştir. 1980’lerin başından 1990’lara dek olan süreçte Kadın Çevresi, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı kurulur. Aynı zamanda üniversitelerin kadın araştırma merkezleri açılır. 1990’lardan 2000’lere dek bu kurumların çıktıları niceliksel ve niteliksel olarak hızlı bir biçimde artar. Dördüncü gruba giren örgütlenmelerde postmodern düşüncenin yansımaları görülür: Özellikle 1990’ların ikinci yarısından itibaren dinsel, mezhepsel, etnik politikaları toplumsal cinsiyet temelinde yorumlamak üzere yola çıkan kadın örgütleridir. Beşinci gruba ise hem inanç temelli yapılara eleştirel bakan, hem de güncel siyasal gelişmelere alternatif oluşturma çabası içinde olan, laikliği savunan ve kadınlara yönelik hak kayıplarına karşı mücadele eden kadın örgütleri girmektedir. Özetle Anadolu coğrafyası yüzyıllar boyunca kadın örgütlerinin doğumuna ve gelişimine tanıklık etmiştir. II. Meşrutiyet’ten itibaren kadın örgütlenmeleri güçlenerek, Cumhuriyetin kuruluş sürecindeki kazanımların entelektüel zeminini oluşturur. Cumhuriyetin ilk yıllarında kadın eğitimine büyük anlam yüklenir ve çeşitli mesleklerde öncü kadınlar yetiştirilir. Bu kadınlar sümerolog, arkeolog, astronomi bilgini, mühendis, felsefeci, sanatçı, doktor, ebe, hemşire, öğretmen vb. mesleklerde iz bırakırlar. Türkiye’deki kadın örgütlerini kadınların toplumsal konumlarını güçlendirmede son derece önemli yapılar olarak değerlendirmemiz bu tarihsel süreçle ilişkilidir. Bununla birlikte kadın örgütlerinin ürettikleri politikaların niteliği de önemlidir. Toplumsal cinsiyete duyarlı politikalar, kadınlar arası ayrımlara değil de kadınların ortak sorunlarına, güçlenmelerine ve kadın dayanışmasına katkı yaptıkları oranda etkili olacaktır. 1980’den sonra Dayağa Karşı Dayanışma Kampanyası çerçevesinde yükselen kadın hareketi, kadınlar arası farklılardan ziyade ortak sorunlar çerçevesinde toplumsal meşruiyet oluşturdu. Sonuç olarak 2019 Ajandası bu meşruiyetin zeminini daha da güçlendirecek, kadın örgütlerine yakından bakmamıza ve yeni politikalar oluşturmamıza katkı sunmamızı sağlayacak potansiyeller içeriyor.

bottom of page