top of page

Dünya ne tarafta?


2008’de İzmir’de kurulan ve alternatif müzik sahnesinin önemli aktörlerinden biri olan Hedonutopia, geçtiğimiz günlerde üçüncü albümü Yakamoz Sandalı'nı piyasaya sürdü. Fırat Külçek ve Kerem Feyzi, İlker Cihan Biner ile ekibin oluşumu, müzikal tavırları ve yaratıcılık sahaları üzerine konuştu

Hedonutopia, Fotoğraf: Nazlı Erdemirel

Hedonutopia ile ilk tanışıklığım felsefi bir metinle başladı. Çağrı Uluğer tarafından kaleme alınmış bu yazı (1) her ne kadar ekibin ilk albümüne dair olsa da aynı zamanda grubun kavramsal altyapısını ifade etme niteliği taşıyor. Yazar, okudukça su gibi akan metnin sonunu şu cümlelerle bitiriyor:

“Melankolik ama bir o kadar da şizofrenik bir albüm Ucube Dizayn... Rezonansın tek tip bir biçime mahkûm edilemez dansına şans tanıyan, her bir molekülün rezonansında terk edilen nakaratın hüznünü, yeni olanınsa neşesini hissettirebilen parçalar boyunca bizleri Hedonutopia isimli bir sığınak bekliyor. Bu sığınak korkuyla dâhil olacağımız bir yurttan ziyade içinde yeniden erkleneceğimiz yani duyguların şizofrenik etkisine kendimizi bırakabileceğimiz gerçek bir deneyim sunuyor. Köpeklerden kaçan farelerin deliğinden çıkacağı günü bekleyenler için Ucube Dizayn saf yaşamsal bir deneyim olarak dinlenmeyi bekliyor.”

Uluğer’in de belirttiği üzere grubun müzikle kurduğu estetik perspektif yeraltı seslerinin, duyulmayan ritimlerin yeniden su yüzüne çıkarılması olarak beliriyor. Ekip diskografilerine şimdilik üç albüm sığdırıyor. Ucube Dizayn, Yarı Cennet, Yakamoz Sandalı adlarını taşıyan çalışmaların her biri diğerlerinden özgün olma niteliği taşıyor. En son albüm olan Yakamoz Sandalı geçtiğimiz haftalarda piyasaya çıktı. Kimi ünlü köşe yazarları (2) “Türk Indie Grup” diye nitelese de indirgemeci olmamakta fayda var.

Bir grubun doğum haritası

Tarihsel konumu itibariye 12 Eylül askeri müdahalesi sonrası alternatif müziğin seyri değişir. Öncesinde ise 60’lı ve 70’lı yıllara yayılan ve progresif etkiler taşıyan rock grupları genelde politik bir tavra bürünür. Sözlere, bestelere daha çok sosyalist bağlamda etkiler yansır. Şarkılar köylülük teması, işçi mücadeleleri ya da emek gibi kavramlara sırtını yaslar. Oysa askeri darbe aynı zamanda ciddi siyasi dönüşümlere yol açar. 70’li yıllarda rock müziğin ünlü pek çok sanatçısına yasaklar konur. Mevcut krizden sonra popüler müziğin rotası değişir. Bir zamanlar Anadolu Rock ya da Etnik Pop/Rock olarak bilinen janrlar Alternatif Müzik üst başlığına dönüşür. Bilhassa 90’lar, popüler müzik ile alternatif seslerin kesiştiği melezleşme süreci diyebileceğimiz döneme gönderme yapar. Pentagram, Mavi Sakal, Kesmeşeker gibi birbirinden farklı gruplar dahi aynı tema altında değerlendirilir. Athena, Kargo biraz daha popülerleşirken Bulutsuzluk Özlemi hem tarzından hem de politik konumundan ödün vermeden yola devam eder. Elektronik müzik ise 90’lardan 2000’lere taşınırken rock ile ört edip çeşitli grupların müzikal altyapısına yansır. Mor ve Ötesi 2000’lerin en popüler gruplarından biri olurken elektronik tınıları şarkılarına yansıtmaktan vazgeçmez. Her halükârda Aylin Aslım, Duman, Redd, Seksendört gibi şarkıcı ya da ekipler 2000’lerden bugünlere kadar taşınan isimler olur. Elbette milenyum başından itibaren internetin güçlenmesiyle birlikte Myspace gibi platformlar yeni isimlere kapılar açar. Örneğin; Mabel Matiz internet süreciyle kariyerine başlar. Hedonutopia ise 2010’lar sonrası bu gelişmelerin rahminden çıkıyor ama kendine has biçimde yoluna devam ediyor. Spotify, Apple gibi platformlarda adından sıkça söz edilen grup olma özelliği taşıyor. Bu kez yeni albümleri Yakamoz Sandalı’yla yılın en iyi çalışmalarından birine imza atabilecek potansiyelleriyle karşımızdalar. Lafı uzatmadan; Art Unlimited sayfalarında bu kez grubu ağırlıyoruz. Eki- bin oluşumunu, müzikal tavrını ve yaratıcılık sahalarını bir de onlardan dinleyelim.

İlk albümünüzün adı: Ucube Dizayn. Kanımca bu ifade yalnızca debut albümünüzün isminden ibaret değil. Estetik olarak simetrik kavrayışları, mutlak formları aşıp müzikal duruşunuzu da dışa vuruyor. Ucube Dizayn'ın grubunuzun oluşmasındaki önemini bizlere anlatır mısınız?

Ucube Dizayn; insanlığın kayıp bir hafızaya tutunmasını, normalleşmiş ucubeliğini, başarı formüllerini anlamış fakat bununla yetinmek istememiştir. Yeni bir ucubelik alanı oluşturup ucubelere bile ucube gelebilecek bir çaresizliğe, yalnız kalamamaya, oyuncağa döndürülmüş vicdana, sorumluluklara biricikliğini katarak, hiç bilinmeyen tanıdık sesli-sözler yakalamayı amaçlar. Bizleri idareten rahatlatacak belki de tek noktaya doğru üretimde kalmayı temrinler. Hedonutopia bu minvalde kendiliğinden bir araya gelmiştir.

Yarı Cennet ikinci albümünüz. Vokallerin, müzikal altyapının biraz daha derinleştiği çalışmalar ile karşılaştık. Reddedişler, delirme potansiyeline yakın olma durumları (bilhassa Şizolar şarkısı) yani duygu politikanız oldukça kaotik. Şarkılarınızı nasıl bir ortamda yazıp, besteliyorsunuz?

Melodilerin kardeş melodilerini yıllar içinde kendiliğinden bulmalarını bekleyen şarkıcılarız. Bir anda sözüyle müziğiyle gelenlere ise demlenmeleri için zaman tanıyabiliyoruz en az iki, üç yıl gibi. Evde çalışıyoruz, stüdyoya git gel uğraştırıcı. İki kişi olmanın avantajını yaşıyoruz diyebiliriz. Besteler yazın tatilde çok çıkabiliyor. Özellikle insansız yerlerde.

Geçtiğimiz günlerde Yakamoz Sandalı isimli üçüncü albümünüz çıktı. Hayran kitleniz genişliyor. Yeraltı seslerinden ve karanlıkta ışık süzmeleri yaratıp bunlardan beslenen bir grupsunuz. Görünürlük sizi rahatsız ediyor mu?

Grubun görünürlüğü ile alakalı hiç bir sorunumuz yok. Giderek artan bir grafiği var. Memnunuz. Ne kadar çok insana ulaşabilirsek o kadar iyi yani. Bize müzik değil insan süzgeci ürettiğimizi söyleyenler var. Kişisel görünürlüklerimizse mevzu bahis; batı cephesinde yeni bir şey yok. Rahatça yolda yürüyebiliyoruz.

Grup olarak “yaratıcılık sahanız” merak ediliyor. Albümlerinizin oluşumunda kimlerden ya da hangi gruplardan, sanatçılardan veya filozoflardan etkilendiniz?

Bukowski, Tolkien, Stirner, Deleuze, Mallarmé, Nietzsche, Cem Yılmaz çok yer kapladı hayatlarımızda. Jung, Reich ve son kertede Guattari bitap düşmemizi engelledi diyebiliriz. Kurosawa, Tarkovsky, Bergman, Ceylan, Miyazaki, Trier, Tarr, Herzog, Jodorowsky, Fellini, Aronofsky, Jarmush filmleri ile bizi alıp götürmüşlerdir. Ülkemiz sineması ise bu dönem çok iyi durumda. Sadece Nuri Bilge Ceylan ve harika ekibini kastetmiyoruz. Sinemadan sonra yükseliş sırası müzikte gibi gözüküyor. Darısı diğer sanat dallarımızın da başına. Etkilendiğimiz, hoşumuza giden müzisyen ya da şarkılar Spotify HEDONUKARMA listemizde tarafımızdan özenle hatırlanıp bir araya getirildi. 400’den fazla şarkı ve sürekli genişleyen, sorunuza cevap niteliğinde bir liste diyebiliriz.

Bil ki videonuzda arka planda deniz-gün batımı vurgusu var. Ama daha çok manzaradaki ufuk çizgisi göze çarpıyor. Konsept olarak bir resim çizdiğinizi düşünüyor musunuz?

Bu sorunuzu videoyu çeken İsmail Çağrı Aygün yanıtladı: “Güzel manzaraların güzel depresyonlara sebebiyet verdiğini hissediyorum.” İsmail ve biz Burhaniye’den tanışıyoruz. Burhaniye’de deniz-günbatımı izlemek isteyenler bunalım denen yerlere gider. Boş Ören sokaklarında kış melankolisiyle günbatımı iyi birleşir. Bil ki şarkısının çığlığı bunları anlatır. Klibi de keza öyle.

Arafta olma nosyonu sizler için ne ifade ediyor?

Avustralya’ya gitmedik. Bir-iki kere de para olarak milyonları reddettik. Anadolu bin yıldır yol üstü duygusallığında kıvranadursun... Biz çoktan beşinci albümü yarılamış olalım. Araf değil taraf olarak bildiğimiz yer müzik. İmkân ve şansınız varsa coğrafya kader değildir. Bunlar herkese eşit dağıtılmayan haklar, ne yazık. Bizde dünya insanı olmayı istiyoruz. Dünya ne tarafta? Neden gidemiyoruz?

(1) Çağrı Uluğer’in yazısı

(2) Ertuğrul Özkök’ün gruba dair yazısı

bottom of page