Bu sene 8. kez gerçekleşecek olan Nilüfer Caz Festivali 8-15 Haziran 2023 tarihleri arasında müzikseverlerle buluşuyor. Bursa kent kültüründe önemli bir yeri olmasının yanı sıra, aynı zamanda şehrin sınırlarını aşarak geniş kitlelerce 2016’dan beri ilgiyle takip edilen Nilüfer Caz Festivali, şehrin çeşitli açık hava mekanlarında gerçekleşecek konserlerle Bursa’ya yazı getiriyor
Nilüfer Caz Festivali’nin bu seneki teması olan Tahayyül, genç nesillere hayal kurmayı hatırlatma fikri etrafına konumlanıyor. Birçok yerli ve yabancı müzisyeni ağırlayacak konserlerin yanı sıra, müzik ekseninde tasarlanan atölye çalışmaları da bu senenin festival programında yer alıyor.
Genç ruhlara ilham veren Festival’in açılışını, 8 Haziran’da Türkiye caz sahnesinin önde gelen tecrübeli isimlerinden Fatih Erkoç ve Orta Doğu kökenlerini caz dörtlüsü formatıyla birleştirip kendine özgü bir hikayeler yaratarak ortaya büyüleyici egzotik motifler çıkaran çok kültürlü müziğiyle Itamar Borochov, Balat Atatürk Ormanı’nda gerçekleşecek performansları ile yapıyor. Özgür notaları bir araya getiren besteleriyle dikkat çeken Mert Pekduraner Bursa’yı hareketlendirmeye hazırlanırken, 2010 yılında besteci ve müzisyen Ravid Kahalani tarafından her üyenin farklı bir geçmişten geldiği özgün bir ekip olarak kurulan Yemen Blues katılımcıları eşsiz bir canlı performans deneyimine davet ediyor.
Müziğin ve yeteneklerin gücüne inanarak yola çıkan müzisyen Nova Norda genç dinleyicilere ilham verecek performansıyla festival seyircisiyle Akçalar Göl Kıyısı’nda buluşurken, geleneksel cazın ülkemizdeki en önemli temsilcilerinden olan Kerem Görsev, Elif Çağlar’ın eşsiz sesiyle bütünleşen caz tınılarıyla müzikseverlere unutulmaz anlar yaşatmaya hazırlanıyor. İkiliye kontrbasta Volkan Hürsever, davulda Ferit Odman eşlik edecek.
Elektronik ve kulüp kültürü atmosferlerini minimalist caz ve rock etkileriyle birleştirerek dans pistinden meditatif iç dünyalara akan ve bizi yepyeni diyarlara taşıyan GoGo Penguin performansıyla festivalcilere coşku dolu bir akşam vaat ediyor.
Pedal, saksafon ve elektrikli efektlerle notalarını sonsuz bir evrende buluşturan Fransız sanatçı Guillaume Perret ve ilham veren müzik yolculuğuyla, Türkiye’de neredeyse dinlediğimiz bütün albümlerde davul kayıtlarıyla yer alan müzisyen Volkan Öktem, ziyaretçileri eşsiz bir müzik ziyafetine davet ediyor. Jehan Barbur ise prodüktör, söz yazarı, besteci ve şarkıcı ve edebiyatçı kimliğiyle Bursa semalarını notalarıyla yıldızlandırmaya hazırlanıyor.
Tüm şehri etkisi altına alacak festivalin kapanışını ise ilhamını kadim temalardan alan piyanist Maya Perest ve akustik müzik icra eden çok yönlü müzisyen Birkan Nasuhoğlu Atlas Köyü’nde gerçekleştirecekleri performansları ile yapıyor. Festival, 7 gün sürecek konserlerin yanı sıra alanında önde gelen isimlerin katılımlarıyla gerçekleşecek atölyelerle ziyaretçilere tekrar hayal kurmayı hatırlatacak.
Elif Çağlar, Caz Vokal Atölyesi’nde ,cazın en önemli unsuru olan doğaçlamaya odaklanarak bazı armoniler üzerine katılımcılarla keyifli çalışmalar yapacak. Çağlar, ayrıca caz vokali üzerine katılımcıların sorularına da yer vereceği atölyede ses tekniğinden yorumlamaya pek çok merak edilen konuya da değinecek. Volkan Öktem ise Davul Atölyesi’nde katılımcıları caz ritimlerinin bilinmeyen yönleriyle tanıştırarak müzikseverleri unutulmaz bir müzikal yolculuğa çıkaracak. Nilüfer Caz Festivali biletleri 10 Mayıs Çarşamba günü itibariyle Mobilet İnternet sitesi üzerinden satın alınabilir. Ayrıntılı bilgi ve program detayları için Nilüfer Sanat sosyal medya hesapları takip edilebilir.
Festivali Nilüfer Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Nejla Aslan ile konuştuk.
Nilüfer Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Nejla Aslan
Nilüfer Belediyesi kültür sanat alanında pek çok etkinlik, yarışma, festival ve projeler gerçekleştiriyor. Nilüfer Belediyesi Bursa’nın kent hayatına kültür sanat etkinlikleriyle neler katmayı amaçlıyor ve nasıl bir açığı kapatmayı hedefliyordu, sizin değerlendirmenize göre bugüne dek neler kattı?
Nilüfer Belediyesi pek çok sanat disiplininde çalışmalarını uzun yıllardır sürdüren bir belediye. Burada temel farklılık bence belediyelerin olağan sayılan hizmetlerinin dışında kültür sanatı bir yaşam biçimi olarak ele alıp kent hayatına yön veren temel bir politika haline getirmeyi başarmasında. Kent paydaşlarını bu sürece dahil etmek, her yaştan Nilüferli'nin katılacağı sanat eğitimleriyle üretim alanlarını çoğaltmak, kendi izleyicisini yetiştirmek, mekanları, toplulukları, etkinlikleriyle sürdürülebilir bir altyapı oluşturmak hepsi bir bütünün parçası. Çalışmalarımızı sanat alanında özgür düşünen, araştıran bir yapıyla popüler kültür sınırlarının ötesine geçen, alternatif üretimlere, yeni bakış açılarına yer vermeye çalışan bir hat üzerinde sürdürüyoruz. Bu bütüncül bakışta kültür alanını işin profesyonellerine bırakılması ve o alanın özerkliğine saygı gösterilmesi kamu kurumlarında pek karşımıza çıkmayan bir durum aslında. Henüz çok genç bir ilçe olmasına rağmen kente kültür sanatla anılan bir üst kimlik kazandırdığımızı söyleyebilirim.
Kerem Görsev
2023 yılı için Nilüfer Belediyesi kültür sanat alanında ne gibi etkinlikler düzenliyor olacak? Bu program oluşturulurken başat olarak neleri gözettiniz?
Nilüfer Belediyesi olarak her yılı bir tema çerçevesinde planlıyoruz. 2023 yılı temamız ise Cumhuriyetin 100. Yılına atıfla 2. Yüzyıl İçin Tasarım. İnsanları tasarım odaklı düşünmeye, kentin geleceği hakkında hayal kurmaya, fikir üretmeye davet eden bir süreç. Öncelikle çıkış noktamız bu ve bunun çerçevesinde etkinlik içerikleri oluşturmayı planlıyoruz. Bunun için yeni hayata geçirdiğimiz Tasarım Atölyesi Nilüfer Projesi 2023’ün en yeni alanlarından biri. Bu atölyede genç tasarımcılarla Nilüferlileri katılımcı ve kapsayıcı ortamlarda bir araya getirerek yenilikçi yöntemlerle geleceğimizi birlikte tasarlamayı hedefliyoruz. Yine 2023 yılı içinde faaliyete geçireceğimiz içinde kayıt stüdyolarının olduğu 23 Nisan Müzikevi gençler için yeni bir üretim ve buluşma platformu olacak. Bu yeniliklerin dışında kültürevlerinde, müze ve galerilerimizde yıl boyu etkinlikler, atölyeler, eğitimler tasarım odaklı devam edecek.
Nilüfer Belediyesi’nin kültür sanat alanındaki etkinlikleri içinde 2016’dan bu yana dinleyicilerle buluşmaya devam eden Nilüfer Caz Festivali önemli bir yerde duruyor. Nilüfer Caz Festivali’nin Bursa’daki öneminden bahsedebilir misiniz? Festival, kentteki kültürle nasıl bir iletişim kurdu?
2016 yılından bu yana Nilüfer Caz Festivali, cazın çok sesli, çok kültürlü dinamiğini Bursa ile buluşturma çabasında. Bu çabanın sonucunda bakir bir caz ilgisini ortaya çıkardı ve zamanla bölgesel bir etkinliğe dönüştü. Konserlerin yanı sıra, caz sanatçılarının gençlerle bir araya geldiği atölyeler, söyleşiler, film gösterimleri ve tematik sergilerle zaman içinde farklı kesimlerden kendi sadık izleyicisini oluşturduğunu söyleyebiliriz. Bunda caz müziğini rock, pop, blues, reggae, funk gibi farklı müzik gelenekleriyle harmanlamış dünyanın değişik coğrafyalarından Balkanlardan Kafkasya’ya, Kuzey Afrika’dan Güney Amerika’ya uzanan geniş bir yelpazede bir sanatçı seçkisi sunmasının da payı büyük. Konserlerin tek bir merkezden ziyade kentin pek çok noktasına yayılması, indirimli bilet politikası da diğer bir etken olduğunu düşünüyorum.
Sonuç olarak 2016’dan bu yana, 7 festivalde 80’i aşan etkinlik 40 bini aşan katılımcı ile kentin yerel çeşitliliğini cazın evrensel kavrayışı ile zenginleştirdiğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz.
Nilüfer Caz Festivali 2020 yılında Avrupa Caz Ağı’na dahil oldu. Bize bu süreci anlatabilir misiniz? Bu dahil oluşun kültürlerarası paylaşım için önemi nedir?
Her şeyden önce, Avrupa’nın dört bir yanında caz etkinlikleri düzenleyen, müziğin evrensel gücüne inanmış tüm kurumları/organizasyonları çok merak ediyorduk. Başvurumuzu yaptık ve sanırım Türkiye’den üye olan tek belediye olarak kabul edildik. Nilüfer’de cazı sokakla buluşturmuştuk. Şimdi de EJN aracılığıyla Nilüfer’i Avrupa ile buluşturmak istiyoruz. EJN mutlaka bize yeni uygulama modelleri sunacaktır. Her yıl düzenlenen EJN Konferanslarına katılmak, festivalleri gidip yerinde görmek, bizim de festivalimizi merak eden dostları Nilüfer’de ağırlamak daha kollektif daha güzel festivaller düzenlememize olanak verecektir. EJN’ un manifestosu bizim için çok değerli. Festivalimizin Avrupa aktivizmi ile müzik aracılığıyla buluşması, güncel sorunlara birlikte ortak yanıtlar ve çözümler üretebilmek, Nilüfer Caz Festivali’ni eğlenceli olduğu kadar yaşayan bir dünyanın da parçası yapacaktır.
Pandemi en çok kültür sanat alanındaki faaliyetleri etkiledi. Nilüfer Caz Festivali nasıl etkilendi, izleyici kitlesinde değişim yaşandı mı? Bu seneki Caz Festivali üzerine beklentileriniz nelerdir?
Oldukça zor günlerdi. Yaşam alışkanlıklarımız iş yapma biçimlerimiz tamamıyla farklılaşmıştı. Nilüfer Caz Festvali'nin bugüne kadar ki geleneği de yarıyıl tatiline gelen takvim aralığında bu festivali gerçekleştirmekti ki o aralar sokağa çıkmak bile yasaktı. Bu kapanma sürecinde hem umutları taze tutmak müzisyenlere güç vermek ve müziğin iyileştirici gücünü yaymak amacıyla Festivali açık alanlara, doğaya taşıma kararı aldık. Ormanları, göl kıyılarını, çilek tarlalarını festival alanına çevirdik. Doğanın sesine kulak vermek istedik ama doğa da bize karşı boş değildi. Salgın kısıtlarına yağmurlar, fırtınalar eklendi. Ama hız kesmeden yolumuza devam ettik ki bu kararla kapanma sonrası ülkemizde yapılan ilk festival olduk.
Normal zamanların konser başlama saati bizim için sokağa çıkma yasağı nedeniyle bitirme saati olmuştu. Hayatımıza yeni giren pekçok etkinlik kuralları gereği az sayıda bilet satışına çıkmıştık ama o kadar yoğun bir ilgiyle karşılaştık ki Festivalin ana mekanı olan Balat Atatürk Ormanında cazseverler Beleştepe’yi yaratarak karşılık verdi. Diğer sanat aktiviteleri için değil ama Caz Festivali için pandemi sürecini olumluya dönüştürdüğümüzü ve izleyici kitlemizi daha da çeşitlendirdiğimizi söyleyebiliriz.
Üç yıl aradan sonra tekrar kapalı salon etkinliğine dönüş yapma düşüncemiz vardı. Ama ülkemizde yaşanan deprem felaketi sonrasında tekrar bir ertelemek zorunda kaldık. Ülke gündeminin her açıdan çok yoğun olduğu, acılarla sarmaş dolaş olduğumuz bir dönemde müziğin ruhlarımıza iyi geleceğine, ortak bir duyguda bizleri buluşturacağına inanıyoruz. Bu yüzden sürdürülebilir bir inatla yola devam.
Bu sene gerçekleşecek ve 8. yılını kutlayan Caz Festivali nasıl bir ilgiyle karşılaştı/ karşılaşıyor?
Biletler satışa çıktı ve yoğun bir ilgiyle karşılaştık. Bu kaotik süreçte sanata, caza bu ilgi bizleri mutlu ediyor.
8-15 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek Festival her yıl güncel sorunları temel alarak bir tema belirliyor. Geçen seneki tema iklim krizi üzerineydi. Bu sene ise Tahayyül temasından yola çıkılarak program oluşturuldu. Bize bu temadan bahsedebilir misiniz?
Aslında temamızı kurumun temasına paralel belirliyoruz. 2023 yılı teması Tasarım olunca ondan hareketle Tahayyül dedik.
Tahayyülün, geçmişe uzanan köklerinin aynı zamanda gelecek göndermesini de içinde taşıması caz müziğiyle yakın bir ilişki içinde olduğunu bize düşündürdü. Cazın doğaçlama ruhunun ve sürekli kendini yenileyen, sınırları aşan, başka mümkünler arayan tınılarının bizim gelecek tahayyülümüze de umut olmasını istedik bir anlamda. Caz tınılarının festival boyunca izleyicilerin iç dünyalarına eşlik etmesi, müziğin sağaltıcı bir umuda dönüşmesi en büyük dileğimiz.
1 hafta boyunca devam edecek festivalde konserlerin yanısıra paneller ve atölyeler de olacak. Bu program hakkında bilgi verir misiniz?
Özellikle genç izleyicilerimizin gelecek tahayyüllerinde umudu büyütme çabası içindeyiz. Festivale paralel düzenlenen diğer etklinliklerde kurgumuzu bunun üzerinden geliştirdik. Elif Çağlar caz vokal, Volkan Öktem perküsyon atölyesinde gençlerle buluşacak. Yine Yekta Kopan moderatörlüğünde Harun Tekin kendi deneyimleri üzerinden gençlerle bir söyleşi gerçekleştirecek.
Festivalde sahne alacak yerli ve yabancı isimler belli oldu. Bu isimleri nasıl belirliyorsunuz?
Aslında kendi kurumumuz içindeki müzisyenlerle ve organizasyonu birlikte yürüttüğümüz partnerlerimizle bu konuyu yıl boyu çalışıyoruz. Hem temaya hem festivalin çizgisine uygun isim önerilerini aramızda tartışıyoruz. Programı oluştururken çeşitlilik ve yeni deneyimleri, yeni projeleri izleyiciye sunmak önemli kriterlerimizden. Cinsiyet dengesini gözetmek, gençlere alan açmak yine mutlaka altını çizdiğimiz konular. Gerisi de sanatçıların takvim uygunluğu, bütçeler...
Jean Barbur
Nilüfer’in sanat sergileri, konserleri, tiyatroları derken Bursa’nın yeni çağdaş sanat mekanlarından İmalat-hane son zamanlarda hatırı sayılır bir izleyici kitlesini Bursa’ya yönlendiriyor. Peki siz bu durumunun önemli bir mimarı olarak önümüzdeki 10 yıllık zaman diliminde Bursa’nın Türkiye’nin kültür sanat dünyasına nasıl eklemlendiğini hayal ediyorsunuz?
Aslında eklemlenmeden ziyade yeni bir model oluşturmasını tahayyül ediyorum. Bunun nüvelerini de İmalat-hane gibi mekanlarda ve bu mekanlarla yerel yönetimin oluşturduğu işbirliğinde görüyorum. Kendi özgünlüğü içinde yaratıcı bir deneyim alanı oluşturduğunuzda ve bunu tutarlı bir çizgide sunduğunuzda bunun hangi kentte olduğunun bir önemi bence olmamalı. Nilüfer Kent Tiyatrosu modeli de bu anlamda çok özgün ve ilgi çekicidir. Ayrıca bu çabaların kendi kentinizde karşılık bulması ve kendi değerini yaratması da bizim için çok önemli. Nilüfer’de küçük yaşlardan itibaren sanata olan ilgiyi açığa çıkaran ve müzikle, edebiyatla, görsel sanatlarla sürekli beslenen bir atmosferin varlığından sözetmek mümkün. Bu süreklilik ve zenginliğin ülkemizde eşine az rastlanılır bir durum olduğunu düşünüyorum. Nilüfer’in yerel yönetimin öncülüğünde şekillenen sanat ortamının gelecekte kendi bağımsız kurumlarını, mekanlarını, inisiyatiflerini oluşturması en büyük dileğim.
Comentarios