top of page

Bindiğin dalın parseli ve bir yakınma sarmalı: Meta’staz


Hastalıkların diğer organlara sıçramasını ifade eden metastaz teriminden yola çıkan Meta’staz sergisi 5 - 26 Nisan tarihleri arasında The Marmara Pera Hotel’de sanatseverlerle buluşacak. Beste Üzrek ve Müjdem Akyürek’in küratörlüğünü yaptığı sergide Çağrı Saray, Hasan Pehlevan, Kadir Kayserilioğlu, M. Kıvanç Gökmen, Mike Berg, Murat Germen, Özgür Soyyılmaz, Selim Birsel, Semih Zeki ve Serra Kuşkaya’nın işleri yer alıyor

Yunanca kökenli olup ‘meta/bir sonraki’ ve ‘statis/yer değiştirme’ anlamlarını ihtiva eden ‘metastaz’ terimini hareket noktası alan sergi, insana özgü sınırsız genişleme iştahının doğurduğu mekânsal ve ruhsal sıkışmışlık, bireyler arası -kentlilik seviyesine dayanan- ötekileştirme ve doğaya verilen zarar gibi sosyal tabanlı konulara temas ediyor. Fiziksel, mental ve ruhsal çöküntüye ilişkin problemlerin ana kaynaklarından biri olarak gösterilen çarpık kentleşmeye panzehir olarak sunulan kentsel dönüşüm hareketine ilişkin çıkışsızlık sarmalını bir kez daha sanat kanalıyla tartışıyor. Bir taraftan, yakınma nöbetleri halinde tezahür eden çözüm arayışlarının bu süreğen ‘genişleyerek ve yutarak yenilenme’ süreci karşısındaki etkinliğini sorguluyor.

Fırat Arapoğlu’nun sergi için yazdığı metinde bahsettiği şekliyle, “Kentsel planlama, disiplin ve maddesellik temelli olarak, kar odaklı gelişime dayalıdır. Ama, öte yandan, en büyük kandırmacası, esprisi, kendisini sanki insanlığın ihtiyaçları ve taleplerine dayalı çalışıyormuş gibi sunmasıdır. Çünkü aslında bir arazinin, ideolojik ya da rant odaklı amaçlar doğrultusunda kullanıldığı ve bu tip amaçlara hizmet ettiği bir uygulamadır. Bu uygulamanın süreci şu şekilde işler: Yeryüzünün belirli arazileri sınırlandırılır, sınıflandırılır, üzerine inşaat yapılır, alanın çevresi düzenlenir ve nihayetinde satışa/hizmete sunulur. Bu sürecin ardındaki ideolojik düzlemi görmemek içinse kör olmak gerekir.

Jean Baudrillard, sıklıkla kanser hastalığının örnek gösterildiği ve bir organizmanın belirli bir yerindeki hastalığın diğer yerlere sıçramasını tarif eden ‘metastaz’ sözcüğünü, sanata uyarlayarak, ‘Nerede bir statis (tıkanma) varsa, orada bir metastaz (çoğalma, yayılma vardır)’ demişti”.

Bu tespitten hareketle, eleştirel sanatın pratikteki etkisi, söylemini tekrarladıkça aurasını genişletmekte midir? Yoksa kendi kuyruğunu yutmakta olan yılan misali kendi açtığı deliğin boşluğuna doğru mu çekilmektedir?

bottom of page