top of page
Yazarın fotoğrafıUnlimited

Bedensel bir edim olarak saçılım: dans, şiir ve yayılım

Ele geçirilen bedeni bir savaş alanı olarak mekânlandıran, nesneler ve göstergeler sistemini yine bedeni aracılığıyla saçarak dağıtan bir bedenin direnişini sergileyen Berivan Aslan’ın Saçılım adlı çalışması üzerine düşünüyoruz


Yazı: Uğurcan Kaçmaz

 



Berivan Aslan, Saçılım, 2023, Video Performans


2001 tarihli Mardin doğumlu Berivan Aslan, sanatındaki üslubu ortaya çıkartmanın duygusal, düşünsel ifadelerin somutlaştırma arzusu olduğunu ifade ediyor. Bu somutlaştırma arzusunun kaynağının kimliğin, karakterin, adetlerin, norm ve kültürle çakışan ve ortaya çıkamayan tekillik olduğunu savunuyor. Sanatçı, “nü” mefhumuna yeni bir boyut kazandırmaya çalışarak yerel kültürlerle oluşan tabuların tabanında yer alan erotizmi görünürleştirmeye çalışıyor.

Aslan’ın 2023 tarihli Saçılım adlı video performans çalışmasında, stop motion tekniğiyle yüzlerce fotoğrafın bir araya getirilip, geleneksel yapıların beden üzerinde kurduğu hiyerarşik ilişkiyi ve bedeni anlamlandıran dünya düzeninden sıyrılma arzusunu aşındırmayı deniyor. 


Berivan Aslan, Saçılım, 2023, Video Performans


Nesneler ve göstergeler sisteminin bedeni ve organları çeşitli formlar içerisine kodlama, anlamlandırma süreci bedeni mekâna yerleştirme ve özneleştirme -kontrol- isteminden kaynaklanır. Bu özneleştirme istemi iktidarın kurguladığı, arzuladığı uysal bedenler üretebilme adına gerçekleşir. İnsan, doğumundan itibaren toplumsal mekanizmaya dâhil olarak iktidarın örgütlediği anlam ve duyu dünyası içinde yaşamaya başlar. Bir kimliğe, yere, sınıfa, ırka ait olur. Böylesi bir beden iktidarın arzuladığı, tanımlanabilir, kurgulan kodlanan bedendir. Buna karşın beden bir “savaş alanı” olarak yeniden ele geçirilebilir. Bu anlamıyla Saçılım adlı çalışma bedeni yeniden ele geçirme arzusundan hareket ediyor.


Aslan, çalışması içerisinde kullandığı ve seçtiği nesnelerin biçim ve içeriği arasında özgürleşmeye varan bir çatışma kurarak bu savaşı inşa ediyor. Sözcüklerin ve nesnelerin anlam katmanları arasında yaşanan çatışma, iktidarın örgütlediği anlam dünyasını teşhir ederek bu dünyanın sınırları aşmaya çalışılır. Sanatçı, kemer, ayna ve poşet gibi nesneleri “yansıtan ve saklayan” nitelik ve işlevsellikleriyle öne çıkartıyor. Çalışma da süreç içerisinde bu nesnelerin ait olduğu anlam dünyasının sınırlarını zorlayan anlara varılarak, geleneksel anlam ufkunu kesintiye uğruyor. Burada hem nesne hem de nesneleri adlandıran ve anlamlandıran geleneksel dilin bedene çektiği sınır ve o sınır rejimini dağıtma arzusu görülür. Sanatçı bedenin mahkûm edildiği sınırlı anlam dünyasını işlevsizleştirmeye çalışan bir direniş arzusunu dans ile ifade eder.


Berivan Aslan, Saçılım, 2023, Video Performans


Bedenin algıladığı dünyayı kuşatan nesneler ve sözcüklerin ölü doğasına karşı içerinin sınır ve ölçü tanımayan duygulanımı çalışma boyunca kreşendo etkisiyle kendini açığa çıkarıyor. Bedeni sarmalayan erkek kemeri, tekillik arzusunu sınırlandıran iktidar aygıtının şiddetini akla getiriyor. Çalışmanın tekniği düşünüldüğünde, fotoğraf karesine hapsedilmiş ve donmuş beden yeniden harekete geçiriliyor. Fotoğraf karesinin donmuş zamanında beden ölü bir bedeni andırırken, stop motion ile canlılık ele geçiriliyor. Her çekilen fotoğrafın zaman ve mekân katmanları birbirine yeniden bağlanıyor. Böylelikle zaman ve mekân toplumsal mekanizmanın arzu ve kodlarına göre değil, bedenin tekil arzusuna göre üretiliyor. İktidarın arzuladığı ve örgütlediği zaman ve mekân sentezi, sanatçının ayrıştırdığı ve yeniden bir araya getirdiği başka bir mekân ve zaman boyutuna dönüşüyor. Bedeni anlamlandıran yapının dağılım-saçılım süreci, sadece kendisinin duyumsayabildiği zaman ve mekân algısını ele geçirdiği "yerden" başlıyor.


Öznenin kendisine ait zannettiği beden ve benlik algısı adlandırılan ve anlamlandırılan anlam yapısı içerisinde oluşur. Bu nedenle beden yaşadığı ve algıladığı dünyayı adlandıran ve anlamlandıran konumunda değildir. Anlamlandıran ve adlandıran “yansıtan ve saklayan” nesneler ve göstergeler sistemine özgüdür. Beden, zaman ve mekâna önceden yerleştirilerek iptal edildiğinden bedenin anlam dünyası toplumsal mekanizmanın zemininde bir gösterge ve nesne olarak var olabilir. Bununla birlikte bedene eklemlenen, giydirilen surat-yüz bir imaj, gösterge şeklinde organize edilir. Oluşa, değişime müsaade etmez. Surat bir suret biçiminde özneler arasında tanınır, kodlanır ve bilinilebilir olur. Başka bir deyişle söylenebilir ki her surat tanımlanamaz bir bölge olan bedene fırlatılarak bedenin aktifliğini, oluşunu yok sayar. Aslan bu suratı yazmayla kapatıp, gizleyerek maskenin özünü teşhir eder. Aynı zamanda suratı örterek suratın kapladığı ve gizlediği kelle figürünü öne çıkartarak ona karşı direnir.


Berivan Aslan, Saçılım, 2023, Video Performans


Yazmanın örttüğü surat ortadan kalkarken onun yerine görülen figür bedenden ayrılmaz bir parça olan kelle şeklinde öne çıkıyor. Surat iktidarın kurguladığı bedene aitken, kelle tanımlanamaz olan tekillik alanına ait. Surat tekil bedeni olumsuzlayan ve onu toplumsal yapının değiştirebilir bir parçası kılarken, suratın altında olan kelle kendini kurgulanmış bütünden-yapıdan kurtaran dinamik bir ilişki üretir. Deleuze figürü bir beden olarak ele aldığında onun bir kelle olduğunu bu yüzden vurgulamaktaydı[1]. Yüz-surat bedene 'yerleştikçe' dil ve anlam düzeyi de katılaşır.  Anlam böylelikle iktidarın ürettiği gerçeklik rejimi etrafında kurulur. Buna karşılık Deleuze’ün öne sürdüğü kelle figürü suratı ve imajı parçalayan bir nitelik taşıyor. Surat iktidarın mekânsal örgütlülüğünü öne çıkartan hiyerarşik bir yapı iken, kelle suratı silip atan ve yapının zemininde onu işlevsiz kılan bedensel örgütlülüktür. Aslan’da bu çalışmasıyla kadına ait olduğu varsayılan nesneler ve organlar arasındaki hiyerarşik bağ arasında bir kısa devre yaratıyor. Geleneksel bir form olarak yazma kelleyi yani “tanınamaz olan” alanı, formsuz figürü –bedeni- mekânda yeniden örgütlemeye girişir. Aslan bunu suratını örten yazmanın, gözleri kör eden işlevselliğiyle gösteriyor. Bu işlev bedenin duyu ve düşünce dünyasını olumsuzlayan yapıyı gösterir. Gövdeye geçirilen poşet ise bedeni iptal eden iktidar aygıtını açığa çıkarıyor. Dolayısıyla bedenin mekâna yerleştirilen sıradan bir parça olduğu etkili bir biçimde vurgulanıyor.


Sanatçının cinsel organının karşısına yerleştirilen ayna ise kadın cinsel organını bedensizleştiren onu kendi erkine bağlayan, iktidarın görünmeyen sureti-mekânı olarak teşhir ediliyor. Hatırlanacağı üzere Deborah de Robertis’in Gustave Courbet’in Dünyanın Kökeni adlı tablosunun önünde vajinasını “sergilediği” performans sonrasında gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınan, yasaklanan ‘şey’ performanstan ya da kadın dişi organının iktidar tarafından tekinsiz ve rahatsız edici figürselliği değildi. Asıl sorun mekân ve beden örgütlülüğünün kuruculuğunu erk yerine, “kadına” kaptırılmasıydı. Bu nedenle tanımlanamaz olan “dünyanın kökeni” sınırlandırılıp ehlileştirilmek istenmişti. Robertis’in plastik bir sanat yapıtını bedeniyle mekânsallaştırmasıyla, Aslan’ın kendi bedensiz organına ayna tutarak, iktidarın mekânsal örgütlülüğünü dağıtıp saçma arzuları bu açıdan birbirine benziyor.


Aslan bununla da yetinmeyerek iktidarın suratına yani aynaya döktüğü kanla, suratı, suratsızlaştırmaya çalışıyor. Dolayısıyla bir bedenin teşhirinden, sergilenmesinden ziyade surat ile kelle, vajina ile ayna karşı karşıya geliyor. Teşhircilik, hem Aslan’ın hem de Robertis’in çalışmalarında kadın bedeninin teşhirinden ziyade kadın bedeni üzerinde katılaşan tahakkümü teşhir etme, saçma ve dağıtma arzusu olarak yeniden anlamlandırılıyor. Aslan’ın çalışmasında her sekansta bu arzunun arttığı görülüyor. Bu anlamıyla çalışma Barbara Kruger’in “Beden bir savaş alanıdır.” söylemiyle iç içe geçiyor. Sanatçı tarafından seçilen nesnelerin geleneksel biçimi ile nesnelerin renkleri arasındaki ilişkiye göz atıldığında, renkler de anlamlandırılan geleneksel formlara direnen bir çatışma estetiğine sokuluyor.


Berivan Aslan, Saçılım, 2023, Video Performans


İktidar, dünyayı sözcüklerin anlam ağıyla inşa eder. Çalışmanın başlangıcından son anlarına dek bir erkek sesiyle çeşitli kelimeler söylenir: “Kör, ayna, kan, yeşil, kemer, çığlık, ses, ağır, balerin, dağınık.” Aslan, beden üzerindeki egemenliğini nesneler, sözcükler aracılığıyla kurgulayan ve onu mekâna yerleştiren bu iktidar tarzına itibar etmiyor. Franco Bifo Berardi, şiiri anlamlandırma süreçlerinin sınırsızlığını ve mümkün olanı ortaya koymanın deneyi olduğunu ifade etmişti. Bu deney dünyayla gerçekleştirilen bir deneydir. Deney, gösteren ile gösterilen arasındaki sınırsızlığı açığa çıkarır. Şiirin aşırılığı, yerleşik ve geleneksel anlam katmanlarından kurtulmanın ve görünmeyen bir anlamlama ufkunun açığa çıkışını müjdeler. Şiir bu anlamıyla göstergebilimsel ağı yeniden düzenleyerek anlamlandırma sürecinin ölçüsüzlüğünü yaratıyor.[2] Saçılım çalışmasında da şiire özgü bu aşırılığa tanık olunur. Dünyayla-mekânla, bedenle deney yapma deneyimi mümkün hale gelir. Zamanı ve mekânı “insan” suratı için bilinebilir hale getiren mekânsal örgütlülük, yerini bedenin kendi zaman ve mekânını örgütleyebildiği ve yeni anlamlandırma ufuklarına doğru açılmasıyla neticelenir. Bedeni sarmalayan göstergeler zincirinde bir boşluk, yarık yaratma girişimi balerin imajıyla bedeni sınırlayan toplumsal semiyotik örgütlülük dağıtılmaya çalışılıyor. Erkek sesi tahakküm nesnelerini sıralarken, sanki geleneksel anlam ufkunu hatırlatan göstergebilimsel ağ kendini hatırlatıyor. Ama son kelime olan ‘dağınık’la bedeni sarmalayan sınırın, suratın saçıldığına, dağıldığına tanık olunur. Beden böylelikle geleneksel olmayan anlamı dansın poetik direnişiyle yaratıyor. Berardi’nin dünyanı yeniden anlamlandıran, sınırları aşındıran şiiri Aslan’ın çalışmasında dansa tekabül ediyor. Kör edilmeye, iptal edilmeye çalışan beden başka bir biçimde, saçılarak ve mekânda yeniden bedenlenerek görmeye çalışır. Ayna yansıtma ve suratlaştırma işlevini kaybederek görünen, duyulan, kavranan ve bilinebilir olan toplumsal mekanizmanın suratını silip atan kelle figürü olarak ortaya çıkıyor.  Bedenin hareketliliğini kısıtlayan kemer, ağırlığını ve tüm öteki özsel niteliklerinden arınır hale geliyor. Bedene atılan surat balerinin parmak uçları arasında dağılır gibidir. Dişil bedenin duyulmayan çığlığı, erkeğin hâkim sesini olumsuzlayarak kendi tekil sesini sessizlik biçiminde dışarıya püskürtür. Bedene bindirilen ve onu iptal eden anlam ağı an be an parçalanır. Kurgulanan, anlamlandırılan ve kodlanan bir suratla kaplı bedenin mekânsal örgütlülüğünün dağılışına ve dişil bedenin zaman ve mekâna yayılışına tanık olunur.



 

[2] Berardi, F.B. (2020). Nefes, Kaos ve Şiir. ( N.Kurunç Çev.). İstanbul: Yort Kitap

 

Comments


bottom of page