Altın yapraklar, koyu renk gözler, mitolojik yaratıklar, atlar ve azizler
- Merve Akar Akgün
- 28 Oca
- 6 dakikada okunur
Alekos Fassianos’un Anlam de Coster küratörlüğünde Zeyrek Çinili Hamam'da gerçekleşen Sailing to Byzantium isimli kişisel sergisi 22 Şubat 2025’e kadar uzatıldı. Sergiyi Alekos Fassianos Müzesi ve Vakfı’nın kurucu direktörü ve Fassianos’un kızı Viktoria Fassianou ile konuştuk
Röportaj: Merve Akar Akgün

Viktoria Fassianou, Fotoğraf: Berk Kır
Zeyrek Çinili Hamam 22 Şubat’a dek Yunan sanatçı Alekos Fassianos’un (1935-2022) Sailing to Byzantium sergisine ev sahipliği yapıyor. Fassianos’un eserleriyle tarihi ve kültürel mirası Anlam de Coster küratörlüğünde bir araya getiren sergi, Alekos Fassianos Müzesi iş birliğiyle hamamın restorasyon çalışmaları sırasında keşfedilen Bizans sarnıçlarında gerçekleşiyor. Resim, şiir, seramik, tasarım ve mimariyi kapsayan pratiğiyle tanınan Yunan sanatçı Fassianos, antik sanatı modernizmle harmanlayan kendine özgü bir tarza sahip. Sanatçının canlı renkler ve akıcı çizgilerle karakterize edilen eserleri, Yunan mitolojisine derinden bağlı, Bizans ikonografisinden esinleniyor ve sarnıç duvarlarında keşfedilen gizemli gemi çizimleriyle birleşiyor. Sanatçının beş eserinin dünyada ilk kez gösterildiği sergide İstanbul’u konu alan Boğaz’da Sohbet (2012) adlı tablo da var. Sergiye dair Alekos Fassianos Müzesi ve Vakfı’nın kurucu direktörü ve Fassianos’un kızı Viktoria Fassianou ile konuştuk.
Alekos Fassianos Müzesi ve Vakfı çağdaş Yunan sanatının korunmasına nasıl katkıda bulunuyor? Fassianos’un mirasının gelecek nesil sanatçılara ve sanatseverlere ilham vermeye devam etmesini sağlamak için özel girişimlerde bulunuyor musunuz?
Alekos Fassianos Müzesi ve Vakfı kurulduğu 2022 yılından bu yana faaliyet gösteren ve kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu. Şu anda Atina’daki müze ve Kea’daki sanatçı atölyesi olmak üzere ziyarete açık iki mekânı bulunuyor. Atina’daki Alekos Fassianos Müzesi’nde ziyaretçiler, mekânı inşa eden mimar Kyriakos Krokos ile iç mekânı malzemelere ve Atina’nın Agios Pavlos mahallesine saygılı bir şekilde tasarlayan Fassianos arasında çok ilginç bir sanatsal diyaloğu deneyimliyor. Fassianos’un Atina’daki anılarına ve eski aile evine doğrudan göndermeler yapan mekânların küratörlüğünde, Yunan mitolojisi ve Bizans ikonografisini taçlandıran yapıtlar da yer alıyor.
Müze, rehberli turlar, aile tarafından yapılan interaktif turlar, çocuklar için gölge tiyatrosu ve binadan esinlenen eğitim programları düzenliyor. Fassianos’un sanatını kısa süreli bir rahatlama haline getirmek ve kapsayıcılığı teşvik etmek için topluluk programları düzenliyoruz. Ayrıca, özel olarak tasarlanmış müze kitimizle çocukların müzeye erişemediği uzak bölgelere götürüyoruz. Çeşitli müze gösterilerine katılıyoruz ve müzede duyusal turlar ve yoga aktiviteleri düzenleyerek iyi olma halini (well-being) teşvik ediyoruz. Sanat meraklıları için ise diyalog yaratacak ve yaratıcılığı tetikleyecek muhteşem bir eser seçkisi sunuyoruz.
Alekos Fassianos Vakfı, toplumuyla aktif etkileşimi sayesinde çağdaş Yunan sanatına katkıda bunuluyor. Vakıf şemsiyesi altında halka açık iki ana alanımız var: Alekos Fassianos Müzesi ve Kea’daki atölye. Atina’daki müzeyi çalışmalarına bütünsel olarak yaklaşan bir gesamtkunstwerk olarak tanımlayabilirim. Ünlü bir Yunan mimar ve Fassianos tarafından tasarlanan modernist bir binada yer alan müze, resim, mimari, tasarım, sahne tasarımı, kostüm tasarımı ve edebiyat alanlarında sanatseverler için bir araştırma alanı görevi görüyor. Kea’daki atölye ise Fassianos’un yaz aylarında yaşadığı ve ürettiği küçük bir konut. Burada sürdürülen yaşam manastıra özgü, sade ama basit değil. Mekân babamın son bıraktığı hâliyle olduğu gibi duruyor. Bu bütüncül yaklaşım, sürdürülebilir ve yavaş bir yaşam sürmek isteyen genç nesilleri cezbediyor ve onlara ilham oluyor; zanaatkârlık ve el işçiliğiyle yapılan her şeye yönelik artan bir ilgi var. Vakıf, uluslararası projeleri aracılığıyla genç ve kariyerinin ortasındaki çağdaş sanatçılarla grup sergilerine katılarak yeni nesil sanatçılarla diyaloglar kuruyor ve 20. yüzyılın en büyük sanatçılarından birinin eserlerini temsil etmesine rağmen, genç nesillerden küratörler ve galericilerle çalışmayı tercih ediyor.
Fassianos’un eserlerini bu güzel sarnıçta sergilemek bir rüyanın gerçeğe dönüşmesiydi. Yeni keşfedilen bu mistik Bizans sarnıcı, sarnıcın duvarlarındaki 16. yüzyılda Barbaros’un köleleri tarafından oyulmuş gemi çizimleri ve Bizans sanatından büyük ölçüde ilham alan Fassianos’un eserlerinin bir araya gelmesi olağanüstü bir durum.
Müze sergilerinde ve programlarında Alekos Fassianos’un sanatsal vizyonu ve üslubunun hangi yönlerini vurgulamaya özen gösteriyorsunuz? Size göre bu özellikler Fassianos’un sanata katkılarının, 20. yüzyıl Yunan sanatı bağlamı içindeki öneminin daha derinlemesine anlaşılmasına katkıda bulunuyor mu?
Müze, izleyiciye farklı tarzlardan ve dönemlerden çeşitli eserler sunuyor. Ziyaretçilerimiz 60’lı yılların daha soyut ama yine de “fassianik” figür ve evrenin belirgin olduğu eserlerini hayranlıkla inceleyebiliyorlar: apartman bloklarının inşa edildiği dönemde ortaya çıkan bir meslek olan emlakçılık, kahve müdavimleri, sevgililer, apartman balkonlarından gündelik hayatı gözlemleyen insanlar, şehirden imgeler… Ayrıca, Yunan kültürü için çok önemli olan geçit töreni, serenat veya kahve keyfi yapan insanlar gibi gündelik yaşam sahnelerini de görebilirler. Fassianos’un mitolojiden aldığı ilhamı görebiliyor ve bunu ziyaretçilerimize sürekli söylüyoruz. Fassianos mitolojideki kahramanların insan yapımı varlıklar olduğuna ve günümüzde de herkesin onlardan biri olabileceğine inanırdı. Örneğin, modern bir şehirde bisiklete binen Hermes ya da elinde sigarasıyla bisikletle Helen’i kaçıran Paris gibi. Ona göre herkes kahraman olabilirdi.
İnsanlara Fassianos’un çok yönlü bir sanatçı olduğunu göstermek için müzeye yaptığı mobilyaları, seramikleri, oyuncakları ve oyunların yanı sıra sanatçılarla ve geçmişiyle ilgili görüntüleri, illüstrasyonları, çizimleri, Paris’te geçirdiği zamana ait görüntüleri ve tiyatro setleri gibi birçok arşiv malzemesini dahil ettik.
Fassianos figüratif bir sanatçı olduğu için insanlar onun çalışmalarıyla kolayca ilişki kurabiliyor ve çalışmaları her daim güncelliğini koruyor. Fassianos’un neredeyse tüm eserleriyle diyalog kurabilirsiniz. Fassianos hiçbir zaman tarihin karanlık tarafını tartışmak istemedi; hep mutluluğu, dinamizmi, kültürü, tarihi ve yaratıcılığı teşvik etmek istedi.
Solda: Alekos Fassianos, Mısır Başaklarıyla, 1995, Tuval üzerine yağlı boya, 7x50 cm, ©Katoufas brothers, Alekos Fassianos Estate izniyle
Sağda: Alekos Fassianos, Boğaz’da Sohbet, 2012, Tuval üzerine yağlı boya, 71x92 cm ©Katoufas brothers, Alekos Fassianos Estate izniyle
Siz Alekos Fassianos Müzesi ve Vakfı’nın Kurucu Direktörüsünüz. Hem tutkulu bir sanatsever hem de Alekos Fassianos’un mirasını korumaya kendini adamış biri olarak, bu iki boyut -profesyonel misyonunuz ve kişisel bağlılığınız- sanata genel yaklaşımınızı nasıl şekillendirdi? Babanızın mirasına sahip çıkarak hem sanat dünyasına hem de Yunan kültürüne katkıda bulunmak için çıktığınız bu yolculukta karşılaştığınız anlamlı anları veya zorlukları paylaşabilir misiniz?
Babamın sanatçı olması genellikle büyüleyici fakat bazen de anormal bir şeydi. Büyüleyici olan, onun aracılığıyla çok fazla tanınma ve takdir görme deneyimini yaşamış olmamızdı; çoğu zaman ilgi odağı biz olurduk ve şükür ki tarihin olumlu tarafındaydık. Bunun için ona minnettarım. Yetiştirilme tarzım sanatsaldı, bu nedenle farklı bir meslekte kendimi zorladığımda hayat yüzüme tokat gibi çarptı ve kaderimin sanat dünyası olduğunu söyledi.
Fassianos hiçbir zaman didaktik ya da geleneksel bir baba figürü olmadı, daha çok ruhani bir rehberdi. Zekiydi, harika bir mizah anlayışı vardı ve alçakgönüllüydü. Hiçbir zaman popüler olmakla ilgilenmedi, günlük kahramanlar tarafından tanınmak ve takdir edilmek onun için daha önemliydi. Şiirsel çocukluk anılarına özlem duyan büyük bir hayalperestti ve aynı zamanda çok güçlü bir figürdü. Her şeye sakinlik ve zekâ ile katlanabilirdi. Sanat yönetmenleri ve küratörler babamın çalışmaları hakkında detaylı anlatımlar yaparken babam çok eğlenirdi, kulağıma fısıldayarak “Ne diyorlar? Bunu hiç düşünmemiştim.” ya da “Bunu çizerken niyetim bu değildi.” derdi. Yine de eserleriyle ilgili bu diyalogların yaratılmasından hoşlanırdı. Sanatçıların, tıpkı babam gibi, eserlerine isim vermeleri takdir ettiğim bir durum çünkü böylece eserler yorum gerektirmiyor. Başlığı okuyarak ruh hâlini ve arkasındaki fikri anlıyorsunuz.
Son olarak, böyle önemli bir mirası yönetmek benim için bir onur. Bu ailede büyüdüğüm için sonsuza dek minnettar olacağım. Her şeyde olduğu gibi bu yolculukta da zorluklar, hayal kırıklıkları ve endişeler var. Ama yaptığınız işi önemseyip sevdiğinizde hepsi yok oluyor.
Alekos Fassianos’un modernizm ve antik temaları harmanlayan eserlerinin yanı sıra hamamın eşsiz mimarisi ve Bizans sarnıcı da izleyicilere unutulmaz bir deneyim yaşatıyor. Pratiği resim, şiir, seramik, tasarım ve mimariyi kapsayan Fassianos, antik sanatı modernizmle harmanlayan kendine özgü bir tarza sahip. Canlı renkler ve akıcı çizgilerle karakterize edilen eserleri, Yunan mitolojisine derinlemesine dayanıyor ve sıradan olanı mitolojikleştirme becerisiyle öne çıkıyor. Anlam de Coster ise Zeyrek Çinili Hamam’ın tarihi ve restorasyon sırasında keşfedilen Bizans sarnıcı ile Fassianos’un sanatını diyaloğa sokuyor. Küratör ile yollarınız nasıl kesişti?
Anlam ile Atina’da, Atina Tasarım Forumu ve Katerina Papanikolakopoulos ile iş birliği içinde bir açık ev etkinliği düzenlediğimiz aile evimizde tanıştım. O zaman kısaca konuşmuştuk, sonra yollarımız Alekos Fassianos Müzesi ve Londra’da tekrar kesişti.
Ben aynı zamanda Fassianos’un Instagram hesabını da yönettiğim için Türk takipçilerimizin ve sevenlerimizin olduğunu biliyordum. Zamanla birçoğunun müzeyi ziyaret ettiğini fark ettim. Böylece Fassianos’un çalışmalarını Türkiye’de paylaşma fikri ortaya çıktı! Bu bilgiyi mükemmel bir küratör ve sanat profesyoneli olan Anlam de Coster ile paylaştım ve İstanbul’da bir sergi organize etme olasılıklarını tartıştık. Anlam o günden beri Fassianos’un çalışmalarını İstanbul’da gösterebilmek için güzel bir yol bulmak üzere aktif olarak çalıştı ve sonunda bu parlak sergi fikrini ortaya attı. En iyi sonucu alabilmek üzere Alekos Fassianos Müze Müdürü Ioanna Piperigos ve tüm ekibimizle birlikte çalıştık ve Zeyrek Çinili Hamam’da devam eden sergiyi hep birlikte kurduk.
Alekosa Fassianos, Sailing to Byzantium, Zeyrek Çinili Hamam sergi görüntüsü. Fotoğraf: Hadiye Cangökçe
Fassianos’un eserleri ile sergi arasındaki bağlantıyı nasıl yorumluyorsunuz ve bu ilişki sizce neden önemli?
Fassianos’un eserlerini bu güzel sarnıçta sergilemek bir rüyanın gerçeğe dönüşmesiydi. Yeni keşfedilen bu mistik Bizans sarnıcı, 16. yüzyılda Barbaros’un köleleri tarafından oyulmuş gemi çizimleri ve Bizans sanatından büyük ölçüde ilham alan Fassianos’un eserlerinin bir araya gelmesi olağanüstü bir durum. Bir kilise hücresinde doğan Fassianos’un büyükbabası rahipti ve çocukluğu kilisenin içinde ikonografileri gözlemleyerek geçmişti. Bizans sanatı Fassianos’un çalışmaları için büyük bir ilham kaynağı oldu. Bu etkiyi altın yaprakların, koyu renklerin, koyu gözlerin, mitolojik yaratıkların, atların ve azizlerin kullanımında görebiliriz. Son olarak, İstanbul’a olan hayranlığını da sergide gösterilen Boğaz’da Sohbet başlıklı resminden anlayabilirsiniz.
Anlam sergiyi kurarken tüm bu detayları diyaloğa sokmayı başararak ortaya nefes kesen bir iş çıkardı. Sarnıcın karanlık ışığı ile Fassianos’un parlak eserleri mutlaka bir arada görülmeli. Ayrıca Anlam, Fassianos’un neredeyse hiç bilinmeyen, metalden yapılmış ve adakları hatırlatan bazı eserlerinden de küçük bir sunum hazırladı. Bu küçük “adaklar”, sarnıçta bulunan tüm denizci ve kölelere bir veda niteliğinde!
Fassianos’un dünyada ilk kez sergilenecek beş önemli eseri arasında İstanbul’u konu alan bir tablosu da yer alıyor. Bu resimler hakkında daha fazla ayrıntı paylaşabilir misiniz?
Fassianos’un tüm kültürlere, dinlere ve mirasa büyük bir ilgisi vardı. Köstence’yi sık sık ziyaret etmiş, yemeklerini, pazarlarını ve ayrılış biçimlerini çok sevmişti. Şehrin camileri ve modern binaları birleştiren anarşik mimarisi ilgisini çekiyordu. Canlı sesler ve hareketlerin yanı sıra Türk kahvesi ritüelleri de hoşuna gidiyordu. Tüm kültürlerin tek bir eserde birleşebileceğine inanıyordu; bu onun için yerel değil evrensel bir dildi. Boğaziçi ona eski ve yeniyi, buranın geçmişini ve geleceğini nostaljik bir şekilde yaşatmıştı.

Comments