Bu seneki İstanbul Bienali’nin teması iyi bir komşu. Bienaldeki işlerin tamamını bu konuyla ilişkilendirmek ve farklı okumalar yapmak mümkün. Bunun yanı sıra, yan yana sergilenen eserlerin birbiriyle etkileşimi sonucu yarattıkları yeni anlam dünyaları da söz konusu. İstanbul Modern’de bulunan Latifa Echackhch’ın Silinen Kalabalık (Crowd Fade) adlı enstalasyonu ve Yonamine’in kolajları bu diyaloğun en iyi örneklerinden. Bu iki işin ortak özelliği tahrip edilmiş olmaları. Dolayısıyla eserler, geleneksel sergileme yöntemlerine bir alternatif sunmakla kalmıyor, aynı zamanda izleyicilerini bu tahribat eylemi üzerine düşünmeye de sevk ediyor.
Latifa Echackhch, Silinen Kalabalık
Hayatı boyunca Angola, Portekiz, Fransa, Almanya ve Zimbabwe gibi bir çok ülkede yaşamış olan Yonamine’in çok katmanlı kolajları büyük kentlerin sokaklarında sıkça görmeye alışık olduğumuz, yırtılmış ve yerinden sökülmüş posterlerden oluşuyor. Sömürgecilik, kentsel dönüşüm, popüler kültür ve ırkçılık eleştirisi gibi bir çok öğeyi içinde barındıran kolajların çoğu, sanatçının kendi tasarımlarından veya buluntu malzemelerden oluşuyor. Yonamine, gazete kâğıdı üzerine siyah çini mürekkebiyle elde ettiği bu baskıları tıpkı sokakta başlarına geleceği üzere, yok ediyor. İşin, izleyiciyle buluşan son halinde belli belirsiz okuyabildiğimiz posterler üzerinden hem ifade özgürlüğünü hem de sansürün şiddetini duyumsuyoruz. Sanatçı, İstanbul Bienali için özel olarak ürettiği bu işi şu cümlelerle açıklıyor:
Bu bir kaos aslında; ilhamını sokaktan, posterlerden alan bir iş. İstanbul’da nasıl bir etki yaratacağını da merak ediyorum açıkçası, çünkü kendi ülkemdeki, Avrupa’da ve Asya’daki problemlere değiniyorum bu enstalasyonda. Basit malzemelerle iş yapmayı çok seviyorum. Önce yapıp sonra yok etmek de bunun bir parçası. Bu posterleri şimdi sokağa assanız yirmi dakika içinde yok olurlar. Bu anlamda emek verip yaptığım bir işi yok ediyorum aslında. Benim hayatta en çok önem verdiğim şeylerden biri ifade özgürlüğü. Ben konuşarak iletişim kuran bir insanım ve işimde de bunu yansıtmaya çalışıyorum. Yapıp yıkmak da bunun bir parçası.
Marcel Duchamp ödüllü Latifa Echakhch ise İstanbul Bienali için tasarladığı enstalasyonda protesto kültürünü alışık olmadığımız bir formda karşımıza çıkarıyor. Kendi deyimiyle Fransa’da bir direniş geleneğinin içinde yetişen sanatçı, bu işinde sokak eylemlerini resmettiği freskleri imha ederek hayal ve gerçek arasında bir dünya yaratıyor. İstanbul Modern’in karşılıklı iki duvarını kaplayan Silinen Kalabalık (Crowd Fade) sokak ve direniş kavramlarının tarihine ve köklülüğüne işaret etmekle kalmıyor, aynı zamanda sokağın politik potansiyelini de açığa çıkartıyor. Bu görüntüler, Echakhch’ın deyişiyle belli bir şehre ya da bağlama ait olmamakla beraber bir rüya sahnesi kadar akışkan ve fresk estetiğinin işaret ettiği kadar da eski.
Latifa Echackhch, Silinen Kalabalık
Echakhch ve Yonamine’in işlerinin komşuluğu kıymetli, zira her iki iş de eleştirdiği veya dahil olduğu kültürü tamamen göstermeden yeni bir anlam dünyası yaratıyor. Sanatçıların yok ederek yarattığı eserler, bienal sonuna kadar İstanbul Modern’de görülebilir.
Yonamine