top of page

Yaklaşan kıyamet sonrasından

Gözde Mimiko Türkkan’ın Niyet Dalgaları başlıklı kişisel sergisi 24 Haziran tarihine kadar Pilot Galeri'de devam ediyor. Sanatçının Earth Fight isimli performans videosu üzerinden doğaya ve modern insanın unuttuklarına bakıyoruz


Yazı: Murat Alat


Gözde Mimiko Türkkan, Earth Fight, 2022, 4K Video, sesli, 4’52


“We are the hollow men”

T. S. Eliiot


Yanmış, geriye kömür karası ağaçlardan ve boz küllerden başka hiçbir şey kalmamış ıssız bir orman. Bu cehennemvari, monokrom manzaranın orta yerinde tek başına bir kadın. Etrafını saran keşmekeşin renklerine zıt düşmüyor üstü başı, handiyse manzarada kaybolacak. Dizlerinin üzerine çökmüş, yumruk ve dirsek darbeleriyle son gücünü kullanmak pahasına toprağı dövüyor. Tüm bu gayreti yeryüzünde küçücük bir çukur açmaya ancak yetmiş, daha da fazlası olmayacak gibi, lakin o canla başla vurmaya devam ediyor. Peki ne yapıyor bu kadın? Deli mi, yoksa zehirli bir aşkın acısını Dünya’dan mı çıkarıyor? Hayır, o bir sanatçı, Gözde Mimiko Türkkan. Sanatçı olmanın yanı sıra dövüşçü ve sörfçü. Tasvir ettiği Mimiko’nun Pilot Galeri’de açmış olduğu kişisel sergiden bir performansının videosu. Serginin adı Niyet Dalgaları, mevzu bahis çalışmanın adı da Earth Fight.


Bizler içi oyuk insanlarız. Doğa ile, bizi biz yapan parçamız ile irtibatını kaybetmiş, varsayımsal bir uzamda yüzen içi oyuk insanlar. Tatlı canımızı varlık yokluk sarmalının acısından kurtarmak için bize benliğimizi bahşeden doğayı, doğamızı katlettik, içimizi boşalttık. Doğayı sevmezdik çünkü o aklın hesaplarına indirgenemeyen, bundan mütevellit bir türlü öngörülemeyen, sürekli tehlike arz eden mutlak ötekimizdi. Şimdi onun yokluğunda aklın dolambaçlı koridorlarında sıkışıp kaldık, kurtarıcımızı, günahlarımızı yüklenip bizi boş kabuklar olmaktan kurtaracak, bize insanlığımızı bahşedecek mesihimizi bekliyoruz. Elbette gelmeyecek. Belki de ellerimizi açıp göklere yakarmak yerine yüzümüzü toprağa dönüp kendi kurtuluşumuzu yumruklarımızla var etmemiz gerekiyordu. Mimiko’nun yaptığı gibi. Ama yeryüzü, yani doğa bir düşman mı? Onu alt edersek huzura erecek miyiz? Belki de dövüşmeyi en başından yanlış anladık. Dövüşmek birine, bir şeye karşı değil, tıpkı dans gibi biriyle, bir şeyle birlikte mümkün olsa gerek. Mimiko’nun yumrukları bir hıncın ifadesinden ziyade profesyonel bir dövüşçünün dans hareketleri.


Gözde Mimiko Türkkan, Earth Fight, 2022, 4K Video, sesli, 4’52


Acıdır bizi biz yapan, asla evcilleştirmemiş olmamız gereken doğanın ruhumuzda bıraktığı can yakıcı izler bize benliğimizi verir. İnsan bilinci Descartes’ın umduğu gibi akıl yoluyla tesis edilemez. Hatta aksine denilebilir ki “düşünüyorum o halde yokum.” Akıl yeryüzünden biraz kopup geleceğe arı bir bakış atmaya çalıştığında sadece kendi sınırını, namıdiğer ölümünü görür ve ilk iş olarak can havliyle kaçınılmaz olanı engellemeye çalışır. Modern insanın yüzyıllardır bütün yaptığı bundan ibaret. İroni bu ya, tüm bu gayret ölümü mutlaklaştırmaktan başka bir halta yaramadı, yaramayacak da… Belki de bu yüzden entelektüeller hep biraz karamsar, hep biraz hüzünlü. Varoluşu aklileştirmek nihai sonunu Auschwitz'de ya da Hiroşima’da çoktan buldu. Halbuki var olmak akli olduğu kadar bedensel de bir kiptir. Aklın arı nazarının bedenin hercümerciyle bulandırılması gerekir. Nihayetinde fıtratından ötürü dünyanın içine gömülü beden, ölmeyi bildiği kadar yaşamayı da bilir. Aklın ve bedenin dansıyla tesis edilen etkin bir hayat ölüm kadar doğuma da mahal verir.


Gözde Mimiko Türkkan, Earth Fight, 2022, 4K Video, sesli, 4’52


Kaderle mücadele doğaya karşı yürütülemez ancak doğa “ile” omuz omuza verildiğinde yaşam neşet eder. Evet, her türlü mücadelenin sonunda kaçınılmaz bir hakikat olarak ölüm vardır, lakin ölüm fikriyle zehirlenmiş zihin çoraklaşır, yaşamın türlü lütfundan mahrum kalır. Maharet genetik mühendisliği ile tohumlara boyun eğdirmekte değil, tohumun kabuğunu daha bir şevkle çatlatmasında, varlığın çeşitliliğini limitine kadar zorlamakta yatıyor olsa gerek. Biz bu bilgiyi unuttuk. Ölüm korkumuz bize yeryüzünde belirdiğimiz ilk günden beri genlerimize kazılı bu hakikati unutturdu. Doğaya diz çöktürürsek ölümden de kurtulacağımızı sandık, yanıldık, elimizdeki yaşamdan da olduk. Şimdi türlü yollardan doğayı arıyoruz, elimizde kalmış birkaç tutam otu korumaya çabalıyoruz.


Gözde Mimiko Türkkan, Earth Fight, 2022, 4K Video, sesli, 4’52


Mimiko’nun içinde kaybolduğu orman bir afetten arda kalmış doğadır. Modern insan yanmış bir orman gibi enkazdır. Dillere pelesenk yalnızlığı hemcinsleriyle münasebetinin kesilmesinden ziyade doğasını kaybetmiş olmasından öte gelir. Mimiko büyük bir dirayetle ama zarafetini asla kaybetmeden vurduğu her darbede kayıp olan muhatabını, doğayı geri çağırır. Her darbe, Mimiko’ya bir dans bahşedip onu var kılacak partnerini bulma arzusuyla vurulur. Lakin doğa bütün renklerini, canlılığını alıp çekilmiştir pistten. Yine de dedim ya doğa öngörülemezdir. Belki Mimiko’nun darbeleriyle açılan küçük çukura atılacak küçük bir tohum yaşamın yeniden filizlenmesi için bir başlangıç olur, belki toprakla olan dövüşünden sanatçının bedeninde kalan yaralar ona insanlığını geri kazandırır.


Toprakla cebelleştikten sonra Mimiko’nun ellerini, dirseklerini görmek isterdim. İnsan yaralarıyla vardır.


bottom of page