top of page

No: 28 | Emre Ezelli


İllüstrasyon: Caner Yılmaz

Estetik kelimesinin Yunanca "duyular" anlamına gelen Aiesthesis sözcüğünden yola çıkarak ilk olarak A. Baumgarten tarafından kullanıldığını biliyoruz. Günümüzde ise tüm kavramların içinin boşaltıldığını ve veya şekil değiştirdiğini gözlemlemek zor değil. "Estetik" kelimesi neredeyse her  cümle içinde  karşımıza çıkar oldu. Kavramlar ekonomik kaygılar ile güncelleniyor, yenileniyor örneğin;  Nikola Tesla yıllarca elektrik konusunda sarmal bobinler ile devrim yaratacak nitelikte buluşlara imza attı, günümüzde kullanılan hatta geleceğin teknolojisinde bile yer alan birçok yeniliğin altında imzası bulunuyor. Şu an kullandığımız arama motorlarına Tesla yazmaya başladığımızda sonucu tahmin etmek zor değil, muhtemelen bir otomobil görseli ya da bir kahve satıcısının  özel karışımı ile karşılaşacağız. Örneğe içimiz bükülerek devam etmek istersek Salvador Dali’yi ararken istemsizce bir ev müzik sistemi sayfasında bulabiliriz kendimizi...


Bunlar ile birlikte yeni kavramlar da hayatımıza dahil olmaya başladı...

Çağımızın teknolojisi internet terimleri hayatımızda büyük yer kaplar oldu.

Ben de hayatımıza zaman içinde dahil olan kavramlara şöyle bir ek  yapmak isterim: “İnsan Delikleri” 


Bu kavrama da bir sınır getirmemek ile birlikte size değerlendirdiğim aralığı kısaca açıklamak isterim; bağlantı gücünü 4 harfli şekilde düzenli olarak test ettiğimiz internet tarayacısını görüntülediğimiz ekranlar, üstünde helikopter iniş pisti olan aerodinamik plazalardaki açılmayan pencereler ve günlük hayatımızda karşılaştığımız uzun yollardaki peyzaj düzenlemelerindeki negatif/pozitif yuvarlak formlar gibi...


Kendi kendinize bile düşünürken "lafın lafı açtığı" bu günlerde maalesef hayatımıza bu delikler ile tutunuyoruz. Online sergilere katılıyoruz, müzik listeleri oluşturuyoruz ve kafamızı dahi çıkaramadığımız deliklerimizden soluklanıp, gözlem yapmaya çalışıyoruz. Bu günlerde ise maalesef elimizde olmayan nedenlerden dolayı (Covid-19) daha çok kendimizle vakit geçirmek ve bu deliklerde yaşamak zorundayız.


Peki bu zorunlu karantina sürecini atlattıktan sonra canlılığını koruyan kavramlarımız tekrar güncellenecek mi, deliklerimizden çıkıp daha çok sokaklarda mı yaşayacağız, birbirimizin konuşmasının sonlanmasını beklemek yerine dinlemeye mi başlayacağız yoksa yapay zekanın açık artırmada 432k’ya satılan tablosundan bahsederken, rekor fiyatını mı konuşacağız ya da kimin programladığını mı? 



bottom of page