top of page

Dönüşen bellek, süreçler ve mekânlar

Metehan Özcan’ın, Merve Elveren küratörlüğünde düzenlenen Prova adlı kişisel sergisi, Versus Art Project’te 9 Aralık'a kadar devam ediyor. Sergideki pratiği yer, zaman ve bellek ekseninde değerlendirdik


Yazı: Arek Qadrra


Metehan Özcan, Things we keep, things we remove, Encounter Serisi, Hahnemuhle 200 gr Mat Fibre Kağıda Arşivsel Pigment Baskı, 2023, 94x94 cm


Prova, müdahale etme hakkını kendinde barındırır. Tekrarlarız, iyileştiririz, çalıştığımız şeyin anlamını daha derinden kavrarız. Metehan Özcan’ın Versus Art Project’te açılan Prova adlı ikinci kişisel sergisi, zamanın herhangi bir anında, yeni etkiler ve anlamlarla dolu bir dünya yaratma gayretine giriyor. Bunu bir kelebek etkisi gibi görebiliriz. Halihazırda devam eden araştırmaları, kendi yapılı çevresiyle farklı zamanların ve mekanların ruhunu yeni bir objektiften algılayabilme çabasıyla evriliyor. Sergileme süreçlerini odağına alarak eserlerini birbirine eklemlerken, çalışmalarının farklı aşamalarının nasıl işlediğine dair referanslarla, kendi sergileme biçimine yeni bir katman yaratıyor.


Metehan Özcan, Security 2, Encounter Serisinden, Hahnemuhle 200 gr Mat Fibre Kağıda Arşivsel Pigment Baskı, 2023, 40x50cm, Detay


Özcan; geçmişle geleceği, gerçek olanla kurgusal olanı kendi pratiğinde işliyor. Hafızanın nerelerde belirdiği, mekânı nasıl algıladığımız ve neler hissediyor olduğumuz merakıyla, şehirde topladığı kendi arşivinden imajları birbiriyle iletişime sokuyor. Yapay zekâdan faydalandığı fotoğraflarla arşivsel referanslar vererek, zamanın kronolojik çizgisinde geçmişi, yaşanmışlıkları, belleği ve şimdiyi yeniden düşünmeye teşvik ediyor. Böylece zihnin ve imgelemin zamanda gezinme hali, yeniden tahayyül edilen spesifik mekânların algılanmasında çeşitli anlamları beraberinde getiriyor. Katmanlı bir yapıda bir araya gelen bu imajların, düşünsel ve biçimsel oluşumunu galeri mekânında da deneyimliyoruz. Sergi mekânında duvara yaslanmış bir masa ve masanın üzerinden duvar yüzeyine yayılan Özcan’ın sanatçı dostlarından işler, geçmiş sergilerin broşürleri, Ankara, İstanbul ve İzmir’den topladığı eşyalar, farklı dönemlerdeki kendi fotoğrafları, kitaplar ve çeşitli yayınlarla dolu bir çalışma ortamı bizi karşılıyor. Galeride kurulan bu düzen serginin oluşum süreci hakkında fikir verirken, bir yandan da mekânın mutlak sessizliğini bozmayı hedefleyerek informal bir alan karşımıza çıkarıyor.


Metehan Özcan, Prova sergisinden yerleştirme fotoğrafları


Genelde eserlerle baş başa kalan ziyaretçi, galeride diğer insanlarla diyaloğa girmeyip kendi davranışlarında daha ölçülü ve kısıtlı olurken, mekândan çıktıktan sonra daha rahat bir şekilde sohbet etme ve sergi hakkında yorumlar yapabilme eğiliminde bulunuyor. Sanatçı ise burada daha dağınık, atölyevari ve samimi bir ortam kurmaya gayret ederek, galerinin mesafeliliğini ve sessizliğini kırmaya çalışıyor. Masanın etrafındaki sandalyelerde oturup araştırmaya, anlamaya ve yeni referanslarla sergiyi tekrardan okumaya davet ediliyoruz. Bu bütünü aynı zamanda sanatçının, kendi zihninin mekana doğru bir dışavurumu olarak okuyorum. Sanatçı burada izleyiciyi, sınırları belirli mesafelerden, hızlıca göz gezdirme hareketinden ve sığ kavrayışlardan ayırmaya çalışıyor.


Solda: Metehan Özcan, Factory 1, Encounter Serisi, Hahnemuhle 200 gr Mat Fibre Kağıda Arşivsel Pigment Baskı, 2023, 150x150cm

Sağda: Metehan Özcan, Factory II, Encounter Serisi, Hahnemuhle 200 gr Mat Fibre Kağıda Arşivsel Pigment Baskı, 2023, 150x150cm


 

Prova’da, hafızayı geri çağırmak da vardır biraz. Özcan, sokakları kat ederken, terk edilmiş mekânların geçmişini ve bugününü duyumsamaya önem gösterir. Şehrin endüstriyel peyzajından geçerken karşılaşılan makinalar, güvenlik görevlileri ve kulübeler, fabrikaların atıl kalmış bölgelerine veya bir lojmanın içine kadar musallat olmuş sarmaşıklar, çatısından yağmur sızmış kimsesiz mekânlar, Hasanpaşa’daki eski Gazhane’nin ıssızlığı, Kartal’daki sanayi yapılarının paslı dokuları…”

 

Bir mekân, geçmişinden veya onu bekleyen gelecekten ne kadar bağımsızdır? Kendinden sökülüp atılan, artık oraya ait olmayan, gözün görmediği, tenin hissetmediği, mekânda duyumsanamayanlar onu yaşanmışlıklardan ne kadar yalıtabilir? Özcan, kentte çizdiği rotalarla terk edilmiş yapıların ardından, naif bir arayış içindedir. Gündüzden geceye taşan yürüyüşlerle “Bu mekânın öncesi nasıldı?” diye sorarak, adımlarını ve objektifini toz tutmuş bir salona, buğulanmış pencerelerin ardındaki odalara, bir merdiven başının incelikle tasarlanmış mimari detayına çevirir. Terk edilmiş mekânları veya çeşitli yapı detaylarını çekerken de farklı dönemlerindeki değişimleri, incelikli biçimde tasarlanmış kolajlarda buluruz. Her bir karenin yan yana geliş biçimi, sanatçının kolektif bellekle ilişkilenme gayretini gösterir. Özcan’ın Factory I ve Factory II işlerinde; mekânsal değişimler, zamansal dinamiklerle belirir. Üst üste bir araya gelen ve gözümüze gözükenler, geçmiş ve yaşanan zamanın izleridir. Bu bazen bir dinlenme mekânı, otel, veya benzin istasyonu, bazen de harabeye dönmüş anılarla dolu bir yapı, terk edilmiş bir konut, veya bir minibüs hattının durakları oluverir sergilenen her bir karede. Sanatçının, takip ettiği rotaları tamamlarken beliren içgüdüsel ve rastlantısal tüm görsel çıktıları, kendi arşivinin içeriğini ve yapay zekanın besleneceği betimlemelerin arka planını oluşturur. Sanatçı sayfiye yeri olarak kabul gören Bayramoğlu’nda yaptığı uzun gezilerde, sahiplerini hiç tanımadığı ya da çok önceden ikamet edenleri hatırladığı, terk edilmiş evleri fotoğraflar. Birbiri ardına dizili benzer fotoğrafların varyasyonlarında mekân, yapay zekânın diliyle dönüşüverir. Sketch 02 ve Sketch 05’te birkaç görsel önce baktığımız mekân, şimdi ne tanıdık gelir ne de yabancı. Özcan’ın ürettiği bu imajlardaki mekânlar, sanki orada yankılanacak sesleri bekliyorlar. Yapay zekânın, matematiksel algoritmalarla grid üzerinde yeniden yorumladığı bu mekânlar; sanatçının objektifinden çıkan, anlam taşıyan, öznel ve dinamik alanı imler. Terk edilmiş mekanların hiçbiri edimsellikten uzak olmamakla birlikte, kimsesiz dahi gözükse de hala bir yaşamının olduğunu fısıldıyor bize. Özcan’ın kendi arşivinden, yapay zekâya tanıttığı yaşam dolu görselleri ve tanımlamaları, aslında hiçbir karesi ölü olmayan yerlerin emarelerini içeriyor.


Solda: Metehan Özcan, Sketch 02, 2023, Hahnemühle 200 gr Mat Fibre Kağıt Üzerine Arşivsel Pigment Baskı, 57 x 88 cm

Sağda: Metehan Özcan, Sketch 05, 2023, Hahnemühle 200 gr Mat Fibre Kağıt Üzerine Arşivsel Pigment Baskı, 57 x 88 cm


Birey, çevresiyle ilişkiye girdikçe sürekli karşılıklı beslenmeyle büyüyen, tepkisel bir etkileşim sistemi oluşturur. Kevin Lynch, bize bir nesnenin veya bir durumun, gözlemcinin daha evvel yapılandırdığı bir kalıp içerisinde tekrardan görüldüğünde, tanımlanabilir veya ilişkilendirilebilir bir hale geldiğini belirtir. Tanıdık gelmeyenler, aşina olduğumuz imge dağarcığında aydınlık hale gelir. Önceden bilmediğimize, tanık olmadığımıza kendi tahayyülümüzde yer açar ve onu anlamaya çalışırız. Uzun süren ve tekrarlarla karşımıza çıkan bu aşinalıklar, bir yapı ve kimlik oluşturmamız için bize önayak olurlar. Özcan’ın bir araya getirdikleri de böyle bir temelde gelişir. Gördüğümüz yerlerin bize ilk başta anlam ifade etmeyen kısımları, birbirine benzer tekrar imajlarla, farklı imgelerin yan yana gelmesiyle, kendi algımızla yaratmış olduğumuz tanıdık dünyanın içine sızarlar. Aynı şeye tekrar bakma durumu; buluntu fotoğraflarla, kitaplarla, belgelerle, eski dergilerle kendisinin iç içe olduğu modernist mimarinin farklı durumlarında, bu yerlerin hafızalarını araştıran kolajlarda belirir. Şehrin çeşitli dinamiklerinin aralandığı bir pencerede, yaşanmışlıkların izi kimsesiz mekânların içinden doğar. Fotoğraf biriktirmenin, aile

albümü oluşturmanın, bir görselle kurulan öznel veya işlevsel bağın anlamını bilen sanatçı; nostaljik renklerle, eski tasarım ve mimarlık dergilerinin steril görsel estetiğini, yapay zekânın imkanlarıyla kendi imgeleminden yola çıkarak yeniden yaratır.


 

"Metehan Özcan bizi yine bir soruyla baş başa bırakıyor; 'Anonim yerler, melankolik arzular ve bellekte unutulan detaylar, zihnimin ve duyularımın hangi zamansal pasajında sınanıyor? Geçmişten geleceğe doğru nasıl bir döngüsellikte yayılıyor?"




Metehan Özcan, Security 1, 2023, Hahnemühle 200 gr Mat Fibre Kağıt Üzerine Arşivsel Pigment Baskı, Ahşap Çerçeve, 50 x 40 cm


Prova’da, hafızayı geri çağırmak da vardır biraz. Özcan, sokakları kat ederken, terk edilmiş mekânların geçmişini ve bugününü duyumsamaya önem gösterir. Şehrin endüstriyel peyzajından geçerken karşılaşılan makinalar, güvenlik görevlileri ve kulübeler, fabrikaların atıl kalmış bölgelerine veya bir lojmanın içine kadar musallat olmuş sarmaşıklar, çatısından yağmur sızmış kimsesiz mekânlar, Hasanpaşa’daki eski Gazhane’nin ıssızlığı, Kartal’daki sanayi yapılarının paslı dokuları… Özcan’ın yürüme rotalarından yüzeye çıkanlar sadece bu manzarayla da sabit kalmaz. Adalardan bir iz, Suadiye, Feneryolu ve Göztepe civarındaki köşklerden ayrıntılar, bu sergideki üst üste gelen yapıların imgesel kaynaklarına dönüşürler. Sanatçının, fotoğrafını çektiği mekânlardan işlerine yansıyanlar, arkeolojik bir alanda incelemelerde bulunan bir arkeoloğun heyecanını yansıtır. “Bu yapının sahibi kimdi? Neler yaşanmış? Nasıl terk edilmiş?” Özcan’ın objektifinden yansıyan bu mekânlar, hiç beklenmedik anlarda gece ve gündüz boyunca değişen yüzlerini gösteriyor. Var olan, tanımadığımız bir şeyin muğlaklığı değil de, bildiğimiz ve varlığını kabul ettiğimiz bir şeyin hiç alışık olmadığımız bir vaziyetini görünce bize tekinsiz gelmeye başlar. Mekânlar tuhaf ama samimi gelir. Yalıtılmış ama belli bir geçmişi barındıran dinginlik sezilir.

Metehan Özcan, B5B, Hahnemuhle 200 gr Mat Fibre Kağıda Arşivsel Pigment Baskı, 2023


Gözümüzü fotoğraf karelerinde gezdirdikçe, sanki belleğimizde saklı kalan unutulmuş detaylara rastlıyoruz. Sanatçının titizlikle kurguladığı ve parçalarla oynadığı karelerde, hiç bilmediğimiz bir mekânın hafızasını duyumsuyoruz. B5B ve Things we keep, things we remove gibi yeni dönem çalışmalarında, figürleri daha sık görmeye başlıyoruz. Fotoğraflardaki figürlerin eylemleri, bize alışık olmadığımız veya beklenmedik durumları yansıtıyor. Sanatçı; mekân fotoğrafları çekmek, yeni bir gözle görmek ve nesnesine daha da yakınlaşmak için otel odalarını, görevlileri, uyulması gereken kuralların muğlaklaşan sınırlarını merceğine alır. Normal şartlarda misafirlerin ağırlandığı otel odalarında, görevliden herhangi bir izi kalmadan temizlik sürecinin ve çarşaf değişiminin gerçekleşmesi gerekir. Özcan ise bu mekânlarda arzulanmayan, beklenmedik ve alışılmadık durumları betimleyerek, hafızayı baştan yaratıyor. Bıyıklı bir görevlinin yastık koklama anını, odayı kiralayanlar hiçbir zaman görmemelidir. Değişim için odaya getirilen yastıklara, kiralayan kişiden başka kimse değmemelidir. Özcan öyle bir sahne kurar ki, imajlardan bir çeşit gerçeküstücü ve melankolik bir etki yayılır. Pozlama süresi ve kullanılan renk paleti, izleyen için bu etkiyi kuvvetlendirir. Böylesi bir estetik, mekânın tekinsizliğini geçmişin nostaljik büyüsüne dönüştürür. Birbirinden farklı mekânların üretilmiş varyasyonlarına baktıkça, bastığımız zemin ayaklarımızın altından uzaklaşıyor, gerçeküstücü bir filmin titrek ve belirsiz mekânlarında dolanıyor gibi hissediyoruz kendimizi. Metehan Özcan bizi yine bir soruyla baş başa bırakıyor; “Anonim yerler, melankolik arzular ve bellekte unutulan detaylar, zihnimin ve duyularımın hangi zamansal pasajında sınanıyor? Geçmişten geleceğe doğru nasıl bir döngüsellikte yayılıyor?”


Metehan Özcan, Resimli Bilgi serisinden B05, Fine Art Kağıt Üzerine Arşivsel Pigment Baskı, 60 x 82 cm, 2013


Prova, bir sergi olmanın çok ötesinde, sanatçının çalışma yöntemini ortaya koyuyor. Mekânın zamansal dönüşümünü, onun tarihsel hafızadaki değişimini yüzeyde, üst üste bir araya gelen fotoğrafların katmanlı yapısında çözümlüyor; dinamik hafızalara, olasılıklara ve ipuçlarına dikkat kesiliyor. Kolektif bir üretim içerisinde yer, zaman ve bellekle etkileşime giren Özcan, serginin tüm işlerini ortak bir zeminde, geçmişin ve bugünün hafızasını anlamak üzere etkin bir prova gerçekleştiriyor.

bottom of page